Ve eğer yargılamadığını söylüyorsan, arkadaşım yalan söylüyorsun. İlk izlenimler, peşin hüküm verilmiş kavramlar ve basmakalıp sözler üzerine “Yargılamak” varoluşumuzun başından beri duyularımıza zorla itilen ve hergün yorgun beyinlerimiz tarafından açıkça ve verimli bir şekilde yorumlanması gereken bilginin taşmasını kolaylaktirmak için geliştirdiğimiz yeteneklerdendir. Bilimdir.
Yani kabul edin canlarım. Yargılıyorsunuz. Hatta belki hoşunuza gidiyor.
Ve ben şimdi burda size bunun normal olduğunu söylüyorum. Tamam hatta ilk ben başlayacağım.
Evet, ben yargılıyorum utanmadan yargılıyorum. İşte burda ne zaman yargıladığım:
Eğer sen…
Noktalardan daha çok gülen adamlar ve ünlemler kullanıyorsan.
Hayvanlardan nefret ediyorsan. (Yüksek alerji yüzünden olan nefret hariç.)
Fikrini veya inancını dile getirmek yerine insanlara empoze etmeye çalışıyorsan. (Büyüük fark var.)
Yalancıysan.
Ultrason fotoğrafını Facebook profilin yaparsan.
Kendini ''Sosyal medya guru'su'' sanıyorsan.
Arkadaşlarının yüzüne gülüp arkasından konuşuyorsan. (Emin ol arkadaşların bunu biliyordur ve senin gibi biriyle uğraşmamak için sana birşey söylemiyordur.)
Katkıda bulunacağın hiçbirşeyin yokken bile boşa konuşuyorsan. Hatta genelde boşa konuşuyorsan. Beni ilgilendirmeyen şeyler anlatıyorsan. Sesin hiç de tatlı olmuyor.
Her cümleye ''Kocam (erkek arkadaşım) derki diye başlıyorsan. (Ben seninle takılıyorum, onunla değil. O benim hiç umrumda değil.)
Herşeyi kendi üstüne alınıyorsan.
Herşeyi çok ciddiye alıyorsan.
Ekonomik durumu iyi olmayan insanları küçümsüyorsan.
Herşeyi bildiğini sanıyorsan.
25'in üstündeysen ve hala düzenli olarak sarhoş oluyorsan. Yetişkinsin. Kendine gel.
Tamam şimdi, hadi korkmayın.
Ne sizi özürsüz yargılayıcı yapıyor?
5 yorum:
Bunların hepsi.
Bir de
Üstüne vazife olmayan her şeye burnunu sokanlar,
Kendi anneliklerini göklere çıkarıp diğerlerinin anneliğini yere vuranlar,
Ona buna ders vermeye çalışanlar,
Evlerini kedi-köpeklerle paylaşan insanlarla uğraşanlar,
Bilmedikleri konuda bile ukalalık yapanlar...
Kürk giyenler,
Timsah derisi, yılan derisi çantasıyla gurur duyanlar,
Sigarasını, çöpünü yere atanlar,
Bir şeyler yapmaya çalışan insanlarla "dünyayı sen mi kurtarcan" diye dalga geçenler...
Aslında daha yazasım var, ama o zaman yorum olmaz ayrıca bir yazı olur ya.
Dahi anlamındaki de eklerini ve ayrı yazılması gereken ki eklerini birleşik yazıp, fiilleri gelcem, gitcem diye çekenlerin yazılarını okuyamadığım gibi utanarak söylüyorum böyle yazan insanları eğitimsiz buluyorum. Ha, ama yargılayıp da ne yapıyorum? Sonuç olarak onlardan biriyle evliyim. Ama "okumaya değer blog" sınıflaması yaparken bu kriterlere dikkat ediyorum.
Ayrıca profil resmi olarak eşiyle sarmaş dolaş çekilmiş bir resmini ya da sadece çocuğunun resmini koyanlara da mesafeli yaklaşıyorum. Ha, mesafeyi koruyorum da ne oluyor? Böyle yapan onlarca arkadaşım var :)
İçten içe yargılıyorum ben...
Umur;
bir yazı da sen yaz. bak iyi hatırlattın. Ben sigara içenleri de yargılıyorum. İzmaritleri sahilde cocukların oynadıkları kumlarda bulunca yargılamakla kalmıyorum.
Buraya yorum yazarken aklıma geldi: Ben bir de yorum yaptığım sitelerde "Yorumunuz onay aldıktan sonra yayınlanacaktır" yazısına karşı önyargılıyım. "Ne kadar kendine güvensiz adammış ki uyduruktan bloguna yapılacak yorumları bile tek tek onaylama ihtiyacı duyuyor" diye yargılıyorum. Ha, yargılıyorum da ne oluyor? Gene de o blogu okuyor ve hala daha yorum yapmaya devam ediyorum :)
Benim kendi adıma kendine guvensizlikten değil biliyormusun. Insanlar reklam içerikli yorum bırakıyor. Ekoanne'ye gunde 50 tane içeriği sex reklamı olan yorum geliyor. O kalabalığı engellemek için yoksa ne yorum bırakılırsa bırakılsın yazımla ilgiliyse yayınlarım.
Yorum Gönder