27 Eylül 2011 Salı

Maldivlerden Selam

Bugünlerde Maldivlerde hayat bir güzel, bir güzel. Biraz önce iki kere dalış yaptım. Birinde bir barakuda ile öpüştüm, öbüründe bir orkinosu mıncıkladım. Denizin altındaki environment harika, evcil lepistesim ve ben çok güzel vakit geçirdik. Beraber katılabileceğimiz bir oyun grubu bile buldum. Şu Vivaldi'nin tablosu gibi denize bak bak doyamıyorum. Vivaldi çizmişti dimi Mona Picaso'yu. Evet evet.

Şimdi şu dağlara çıkmak vardı aslında ama malesef minik köpüşüm Karolinya'nın gözünde enfeksiyon varmış. Onu o kadar yoramam ki. Dün bir sineği 3 saatte avlayabildi.

Hotpoint Aristo diye bir butik restorandayım. Şarabımı yudumlarken ördek laklaklamasından tadıveriyorum. Ağzımda eriyor. Bugün çok neşeliyim. Neşe pınarı gibi akıyorum. Kelebek var sanki kulaklarımda. Bu Maldivler harikaymış kardeşim. Tam boş insan işi. Benim de hiiiç bir işim olmadığı ve bol param olduğu için burası tam bana göre. Akşama da bir club'a davetliyim. Aslında 30 yaş üstünü almıyorlar. Ama cildim bir güzel, temiz hava falan o kadar genç gösteriyorum ki 22 yaşında olduğuma inandılar. Bugün yerlilerin düzenlediği bir kermese katıldım. Burdan kazandıkları parayı ''yosunları koruyalım, yosunlar kurumayalım'' kampanyasına bağışlıyacaklarmış. Verdim bir sürü para. Böyle güzel sosyal hizmet nerde bulunur.

Yarından itibaren civardaki adaları gezmeye başlıycam. Size yine yaşadığım bu maceralı ve sorumsuz hayattan yazarım. Kocam iphone'uma mesaj göndermiş. ''Lütfen geri dön, 3. çocuğu yapalım'' diye ama yemezler. Ben burda 3. çocukluğumu yaşıyorum.

26 Eylül 2011 Pazartesi

2. Bebek misin?

Şunlar varsa abicim sen bir ikinci bebeksin..


10. Annen baban bir sürü hediye açmak zorunda kalmadıysa.

9. Emziğin yere düştüğünde, annen alıp t-shirtüne silip geri ağzına veriyorsan.

8. Ne zaman annen babana seninle ilgili ''İlk çocuk mu?'' diye sorulduğunda, onlar ''Hayır, İkinci'' dediğinde - o yabancılar direk ilgiyi yitiriyorsa.

7. Odan tam bitmemiştir. Ve sen 18. doğum gününe yaklaşıyorsundur.

6. Annen baban seni ancak ağlamaların ilk doğanı uyandırma tehlikesi doğurduğunda kucağına alır.

5. Doğduğunda tüm akrabalar evine doluşmaz. Hatta daha az hediye gelir.

4. Annen dizlerine doğru aktığını gördüğünde bezini değiştirir.

3. Anne/Baba'nın kamera pilleri nadiren şarj edilir.

2. Ebeveynlerin saçma sapan durumlarda fotoğraflarını çeker.

1. Sürekli ne kadar farklı olduğundan bahsedilir.

22 Eylül 2011 Perşembe

Herpes'i Evlat Edindik

Ece'nin herpes'i de sonunda bitti. Ama geride depresyonda ve 2 yaş sendromuna 1 yaşında girmiş bir bebek bıraktı. Ece hanım her dakikasını kucakda geçirmek istiyor ve yere bıraktığımızda Ela'da ilk 19 aylıkken gördüğüm kendini yere yapıştırma ve anırarak ağlama manevrasını yapıyor. Kafayı arkaya itme suretiyle vurma da cabası tabi.

Eğer bir çocuğum daha olmazsa bir daha herpes bizi böyle vuramaz dedik ama o kadar çok adımızla anılır oldu ki kıyamadık evin 5. ferdi olarak evlat edindik. Herpes .....gan oldu ismi. Ece'ye bakıma da yardım edicek. Bize çektirdiği zulüm dolu günlerin anısına. Size gelirse bana haber verin çocuğum artık bir kulağını çekerim.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Park Çetesi

En büyük çocuğunuzdan daha büyük çocukları anlamanız çok zor. İlk bebeğini bekleyen annenin neyin geldiği ile ilgili hiçbir fikri olmaması gibi. Ben 3 yaşdan sonra ne geliyor hiç bir fikrim yok. Parkda oynayan 10 yaşında erkek çocuklar gördüğümde kötü çocukların bir çetesine tanıklık ediyor gibi hissediyorum. Bu çocuklar kötüden başka herşeydir eminim. Eminim çoğu iyi sevilen normal 10 yaş çocuklarıdır, bir grup serseri değil. Fakat Ela yaşındaki çocuklara ''osuruk veya popo'' yu tekrar ettirmenin komik olduğunu düşünüyorlar yani bana göre çeteler şu an. Sanki dövmeleri olduğuna ve silah taşıdıklarına emin gibiyim.

Bu anlamamazlık çocuk yapmadan önce başlıyor. Bu, anne baba olmayan yetişkinlerin ''benim çocuklarım asla böyle yapamaz'' veya '' benim arabam hayatta bu hale gelemez'' veya ''bu insanlar kesinlikle yanlış yapıyor, ben kolayca daha iyi bir anne olurum'' diye düşünmeleri ile başlıyor. Bebeğim olduğunda ve önceden şaşırdığım şeyleri yaptığında ve arabam aynı o hale geldiğinde ve ben tamamen yanlış yaptığımda bu saçma hassasiyeti büyüttüğümü düşündüm. Fakat yanılmışım. Hiç fikrimin olmaması değişti ve şimdi kendi çocuğumdan büyük çocuklar hakkında hiç fikrim yok.

Ela doğduğunda yan komşumuzun 1.5 yaşında bir kızı vardı. Çok tatlı bir kızdı, sürekli hareketli, garip şeyler giyinip arkasında dağınıklık bırakarak gezerdi. Gördüğüm en vahşi yaratıkdı. Ela doğana kadar tabii. Ela doğduğunda annesi ile bizi ziyarete gelmişlerdi. Bunu umursamış mıydım? Evet bebeğime hastalık geçirbilecek bu küçük varlığı umursamıştım o zaman.

Bu evimiz Playschool ve bebekler ve kalemler tarafından esir alınmadan önceydi. Kitaplarımızın bulunduğu rafların üstünde o zamanlar gerçekten kitaplar vardı. Ortada bir sehpamız bile vardı. 1.5 yaşında bir çocuğun neler yapabileceğinden haberdar değildik. Evde sadece 3 dk kaldılar. Bacaklarımızın arasından geçti ve yerini bir Tazmanya canavarı aldı.

Bu ''korkunç çocuk'' doğru Ela'nın bebek odasına gitti. ''Umursamaz'' anne babası kaşını bile kaldırıp bakmadı. Özür dileyip hemen ayrılmadılar. Tabii ki dilemediler. Onlar salonumuzu mahvetmek yerine gerçek bir çocuk odasını dağıttığı için kesin mutlulardı. Şimdilik tabii. Onlar gittiğinde, ne kadar kontrol dışı olduğunu hatırladım. O çocuğu çok küçümsemişim. 10 ay geçip de Ela yürümeye pardon koşmaya başlayınca ne kadar yanıldığımı anladım.

Şimdi bu benim en büyük çocuğumdan büyük fenomenini anladığım için, Ela'yı ve kendimi bu tip durumlara girmekten kaçınmaya çalışıyorum. Ece'nin henüz bir arkadaşı yok. Ela'yı en büyük çocuğu Ela'dan daha küçüklerin yanına getirmemeye çalışıyorum. Çünkü anne babalarının yüzünden düşüncelerini okuyorum. Ela'yı vahşi ve kontrolsüz görüyorlar. Hatta ben bile bazen öyle düşünüyorum, başka insanlar için bu çok normal.

Bir gün Ela 10 yaşına gelip 4 yaşında bir çocukla parkda oynarsa, eminim çok tatlı olduğunu düşüneceğim. Küçük çocuğa kötü sözler tekrar ettirdiğini fark etmeyeceğim. Ve kesinlikle karşı tarafda oturan genç annenin bana kötü bakışlar attığını ve orda umursamazca oturup başka bir büyükle sohbet ettiğimi düşündüğünü fark etmeyeceğim. Fakat şimdilik, Ela'nın o çocuklar gibi çeteye katılıp koşucağını hiç düşünmüyorum. Bakalım zaman ne gösterecek.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Sadece Kocam Okusun

Sevgili Coca,

Bu bir istifa mektubudur. Bu mektubun amacı Ekim'in başı itibari ile ailenizdeki pozisyonumu bırakacağımı size bildirmektir. Yakın gelecekte Maldivlere taşınıyorum. Evdeki şefiniz, hemşireniz, dadınız, öğretmeniniz, tellakınız, masörünüz, şoförünüz, ev içi yöneticiniz, muhasebiciniz ve her işi aklında tutucunuz olarak görevime devam etmek istesem de çocuklarınızın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yeterli miktarda ödeme aldığımı düşünmüyorum. Can güvenliğim de tehlikede diyebilirim. Dün mesela, Ela yemek tabağını mancınık gibi karşı duvara fırlattı. Nedeni olarak da ''tavuğunun pilavına değdiğini ve öyle sevmediğini'' bize iletti. Bir tavukla pilavı aynı tabakta servis ederek ne düşünüyordum bilmiyorum. !

Kızların bir de odada savaş aleti olarak yastık seçerek bir savaşa da giriştiler.

Çocuklarından biri herkesi banyonun dışına kitlemeyi başardı. Sanırım çocuklarından biriydi çünkü onlara göre suçlu kedi Minnoş idi. Çocuklarına göre Minnoş yere yaş havlular sermekten, halıya meyve suyu dökmekten, çantamdan bütün bir kutu sakızı yemekten, birçok oyuncağı kırmaktan ve tuvalete Barbie bebek atıp sifonu çekmekten de sorumlu. Bense henüz Minnoşu iş üstünde yakalayamadım.

Ela bana kapının kolunu çıkarmak istediğini çünkü böyle açmasının zor olduğunu söylediğinde, kapının koluna dokunmamasını söyledim. Ama açıkça görebiliyordum ki bu onun için ''hadi kızım git birşey bul kapıya yanaştır ve üstüne çıkıp kapıyı kurcala'' demekti. Engellemek için kendimi yardım sonunda karınca kovalama oyunu ile şimdilik unutturdum.

Son yıllarda bana sağlanan imkanlar ve ailenizin bir parçası olmakda duyduğum minnet büyük. Açıkçası bu pozisyonda geçirdiğim 7 sene bana çok değerli bilgi ve yetenekler sağladı. Ama yine de bunu yapmak durumundayım.

Lütfen bu geçişte herhangi bir şeye yardımım dokunacaksa bana bildirmeyin.

Lütfen herhangi bir sorunuz veya ihtiyacınız halinde bana herhangi bir adresten ulaşmaya çalışmayınız. Telefonumu kapattım ve hiçbirşey yapmamanın fakat yemek yemek ve kitap okumanın, üzeri yemek lekeli veya elizi lekesi olmayan kıyafetler giymenin, üstünde minik şemsiyeler olan tropik içecekler içmenin ve ayaklarımı uzatarak hiç kalkmadan ve rahatsız edilmeden yatmanın keyfini çıkarıyorum.

17 Eylül 2011 Cumartesi

VEEEE Herpes'in Eve Dönüşü

Ece kızımız 1. yaşını hastalıkla karşıladı. 4 gün önce başlayan ve sürekli çıkan ateş üzerine doktora gittiğimizde boğaz enfeksiyonu geçiriyor diye düşündük. Fakat gün geçtikçe tablo yüne kötüleşince ve bugün ağzının içindeki o onlarca yarayı görünce o manyağın eve geri döndüğünü anladık. Çok değil 5 ay önce Ela'nın yaşadığı herpes deneyimi yüzünden deneyimliyiz, ne yapıcağımızı biliyoruz ama bu yine de ne kadar korkunç olduğunu değiştirmiyor.

Hastalık hakkında bilgi almak için Ela'nın deneyimini okuyabilirsiniz. Ece'nin bugün 4. günü ve kaldı 6 gün. Ama gerçekten sıvı bile almak istemiyor. Ağzındaki yaralar kuruyunca acıyor ve çok sık uyanıyor. Yine meme emdiği için şanslıyız ki besleniyor. Ama bu herpes'in bizim evi son üzüyor oluşudur inşallah. Zira evdeki bebekler bitti. Bakalım yarın bize nasıl bir gün hazırlıyor.

16 Eylül 2011 Cuma

ECE 1 Yaşında !!!











Heey! En sonunda ilk doğum gününe geldik. Bir yıl önce ailemizde değildin, karnımdaydın ve şimdi nerdeyse her zaman burdaymışsın gibisin. Hepimizi birçok yönde çok değiştirdin - hepsi iyi değişikliklerdi - ve ben bugün dönüştüğün küçük kıza inanamıyorum. Eğer bana inanmıyorsan, büyüdüğün zaman boyunca ne kadar değiştiğini görmek için çektiğim fotoğraflarına bir bak.









İlk anı


Ece 10 günlük


Ece 2 aylık


Ece 4 aylık


Ece 6 aylık


Ece 7 aylık


Ece 10 aylık

Yazacak çok duygu olmasına rağmen, yazamayacak kadar duygu yüklüyüm. O yüzden bu postu fotoğraflarına bırakıyorum. Seni çok seviyorum. Ablanın o masum bakışlarının aksine, o muzip baban gibi yaramaz bakışlarını çok seviyorum. Hayatımıza bir bomba gibi girmeni ve bizi tam bir aile yapmanı çok seviyorum. Umarım çok sağlıklı güzel bir ömrün olur kuzum. Her şeyin iyisini, güzelini senin için diliyorum. Allah kötü insanlarla karşılaştırmasın.

11 Eylül 2011 Pazar

Ela Okula Başlıyor.

Bizi ilk anne baba yapanımız, ilk gözağrımız, tatlı kızımız Ela sonunda okula başlıyor. Bu günü aylardır bekliyoruz. Hepimiz heyecanlıyız. Tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Ela'yı mental olarak hazırladık. Yaşının 3'ü geçmesi ve mantıken herşeyi anlıyor olması da işimizi kolaylaştırıyor. Geçen hafta gittiğimiz tanıtım toplantısında Ela okuldan çıkmak istemedi. Tabii bu kesin böyle gidecek diye birşey yok ama Ela şu an gitmeyi çok istiyor.



Tam da bir meleğe dönüşmüşken, kendi kendine oynamaya başlamışken, kardeşi ile arası iyiyken, bir uzlaşma meleği olmuşken okula başlıyor. Onun yerine Ece'yi göndersek olmaz mı acaba. Şakan bir yana 3 senedir yanındayım ve Ela'ya karşı görevlerimi yerine getirdiğimi, onu okula da, sosyal hayata da hazırladığımı düşünüyorum. Artık gerçekten benden kısmen çıkmasına, sosyalleşmesine ben de tam olarak hazırım.



Nerdeyse her Eylül'de ailemizde bir milat yaşanıyor. Geçen sene Ece'nin doğması ile hayatımız çok değişti, şimdi yeni bir milatla karşı karşıyayız. Ela'mız artık okula başlıyor. Onu gündüzleri çok özleyeceğim ama artık onun buna ihtiyacı var. Canım kızım benim, umarım çok güzel bir dönemin başlangıcı olur bu.



Bakıcımız da geri gelmedi ve Ece'nin de bakıcıya çok alıştığı için yaşadığı travmatik günler yüzünden bir karar değişikliği ile tekrar bakıcı almamaya karar verdik. Artık Ece ile ben yalnızız. Onun eğitimi ve bakımı ile ben ilgileneceğim, aynı Ela'da olduğu gibi. Tabii ki yardımcı olan yedeklerim var ama bu dönem Ela için olduğu kadar annesine tam olarak kavuşan Ece için de çok farklı bir dönem olacak.



Sonunda yaz bitti. Havalar sıcak gitse de. İnsanlık değerleri içinde seyrediyor. Tekrar yaşam enerjim yerine geldi. Yaşasın Eylül, yaşasın sonbahar.

8 Eylül 2011 Perşembe

Yoldayız - Gün 2



Yolculuğumuzun 2. günü fotoları. Bir sonraki resim yaptığımız yolun google uydu'dan görüntüsü. Girintiler çıkıntılar, gidip geri dönmeler, daire çizmeler pek bol.


























Karaöz'e gittikten sonra garip bir maceramız var. Karaöz'de biraz dinlenip denize girdikten sonra Adrasan'a gidicez. Ve sahilde üzerinde Likya yolu yazan 23 km'lık levhaya inandık. Sahil yolundan gidelim mis gibi deniz kenarı dedik. Vurduk kendimizi yola. Çok az sonra yol toprağa döndü ve hem dar bir yoldu hem de tırmanmaya başladık. Allahım dedim yine mi. Ela minikken de böyle bir yolculuğumuz olmuştu. Neyse yol tırmanıp yanda dik ve altı deniz olan bir uçurum oldukça ve arkada uyuyan iki minnak yavru olunca ben baya tırsmaya başladım ama coca orda burda durup keçiboynuzu yemeye, sanki kordon boyu geziyormuş gibi kakırdamaya devam ediyordu. Baya bir gittik gittik derken birden yol bitti. Bildiğin önümüz orman. Ben bir hüsrana uğradım o kadar gitmişiz. Neyse daracık yoldan 80 manevrada dönerek gerisin geri tırsık yoldan geri döndük. Tabii ben biraz gevşemiş oranın buranın fotoğrafını çekmeye başlamıştım. Geldiğimiz yere dönünce vurduk kendimizi arka dağlık yola 20 dk'da Adrasan'daydık.







Rota'nın gerisinde de fotoğraflar konuşsun. Oldukça yorucu ama bence çok da keyifli bir yolculuktu. Bu 2 günden sonra çocuklar biraz büyüyene kadar hazır olmadığımıza karar verdik:P Daha yolda yaşadıklarımızı da yazmadım.










5 Eylül 2011 Pazartesi

Coca'nın Kereviz Tarifi

Bugün coca'dan bir mail aldım. Sanırım kereviz yeme isteği tavan yapmış ama nasıl yiyeceğini bilemiyor. Başka kocası kereviz yemeyen kadınlar da yararlanır bu tarifden diye aşağıya kopyalıyorum. Afiyet olsun baylar.

''Canim,
Eğer bu yeni icad ettigim kereviz tarifine uygun bir şekilde kereviz yaparsan sanırım yiyebilirim.

İki iri kereviz iri gözlü rende ile rendelenir.
Kereviz az yağ ile iyice pembeleşip olene kadar kısık ateşte kavurulur.
Kereviz kavurulurken, bir kase torba yoğurdu yarım bardak su ile inceltilir.
2 adet sarımsak dövüldükten sonra bir tatlı kaşığı tuzda katarak yoğurt iyice karıştırılır.

İyice kavrulduktan sonra öldüğünden emin olduğumuz kereviz çöpe atılır ve sarımsaklı yogurt yenir.

Not: Eğer kereviz çok taze ise kavurmak yetmez, benzin dokup yakmakta gerekebilir.

Kocan''

Ben yaptım er kişimi çok memnun ettim, siz de deneyin. Çok mutlu olabilir.

Arkadaşım Eşşek


Yollardayız (1.Gün - Bölüm 2)