Fakat bir problem vardı ki yol boyunca Eka'nın ve benim yakamı bırakmadı. Ayakkabı problemi. Ben deniz ayakkabıları ile gitmiştim. Güya kanyona hazırlıklıyım. Terliklerimi de bebek arabasına atmışım, süperim. Ama ayağımı ayakkabı çok fena yara yaptı ve Kanyon'u çıktığımızda ben artık yürüyemez hale gelmiştim. Eka da sabah Kanyon'a gidiyoruz falan anlattığım halde parka falan gidiyoruz sanmış o yüzden şıpıdık ama sokak terliği ile gelmiş. Kanyon'un bir kısmını yürüdükten sonra çocukların havlularını ve kendi mayosunu arabada unuttuğunu hatırlayınca yaklaşık 600 metre arabaya geri döndü. Dönerken kendi terlikleri ile yürümesi çok zor olunca benim terliklerimi giyip gitti. Sonra da yukarıya kadar onla geldi. Ama yukarda işler değişti. Ben artık ayakkabıları giyemez olunca kendi terliğime geri döndüm.
28 Haziran 2011 Salı
Kanyon Macerası
Fakat bir problem vardı ki yol boyunca Eka'nın ve benim yakamı bırakmadı. Ayakkabı problemi. Ben deniz ayakkabıları ile gitmiştim. Güya kanyona hazırlıklıyım. Terliklerimi de bebek arabasına atmışım, süperim. Ama ayağımı ayakkabı çok fena yara yaptı ve Kanyon'u çıktığımızda ben artık yürüyemez hale gelmiştim. Eka da sabah Kanyon'a gidiyoruz falan anlattığım halde parka falan gidiyoruz sanmış o yüzden şıpıdık ama sokak terliği ile gelmiş. Kanyon'un bir kısmını yürüdükten sonra çocukların havlularını ve kendi mayosunu arabada unuttuğunu hatırlayınca yaklaşık 600 metre arabaya geri döndü. Dönerken kendi terlikleri ile yürümesi çok zor olunca benim terliklerimi giyip gitti. Sonra da yukarıya kadar onla geldi. Ama yukarda işler değişti. Ben artık ayakkabıları giyemez olunca kendi terliğime geri döndüm.
24 Haziran 2011 Cuma
Anneyim, Hakkım var.
Sadece anne olduğumdan dolayı yapıp söyleyebileceğim şeylerin bir listesini yazacağım. Sadece bazı basit gizlemler. Başka durumlarda, başka birinin küçük çocuklar olmadan bunları söylediğini duyarsanız, biraz garip olacaktır. :
1. “Lütfen burnundan parmağını çıkarırmısın!” demek.
2. “Lütfen burnumdan parmağını çıkarırmısın!” demek.
3. Birinin kusmuğunu elinle yakalamak.
4. Birinin poposunu kaka yaptı mı acaba diye koklamak
5. Birisine yaptıkdan sonra ''özür dilerim'' desen bile topluluk içinde osurmanın doğru olmadığını anlatmaya çalışmak
6. Birini ''bitirince çağır beni poponu sileyim'' diye talimat vermek
7. Birine kilodunu tutarak gezmemesini çişi geldiyse tuvalete gitmesini söylemek bazen donunu giymesini çıplak dolaşmamasını söylemek.
8. Birine “Ne yiyorsun şimdi?” demek ve sonra “elime tükür hadi!” dedikten sonra birinin ağzına elini sokup o objeyi ağzından çıkarmak.
9. Birine nasıl hissettiğini sormak ve nasıl bir ''kaka'' yapacağını kontrol etmek.
10. Aynı soruyu cevap alabilmek için 58 kere sormak.
Tüm annelere sevgiler
23 Haziran 2011 Perşembe
1. Dereceden Düşüş
Orda 3 yaşındaki kızımdan bekleyebileceğim bir dağınıklık ve pislik içinde oturakaldım. Orda en azından o pislikte yalnız olduğuma şükrettim. Ayağa kalktım, ellerimi çırptım düşen kutular yüzünden acıyan elimi salladım ve dağılan şeyleri toplamak için eğildim ki 3 görevlinin koşarak geldiğini gördüm. Özür dilemeye ve hiçbirşeyin kırılmadığını anlatıyorken, onlar durumumu anlamaya çalıştılar.
''Bayan, iyi misiniz? Başınızı vurdunuz mu? Yaralandınız mı? Biryeriniz acıyor mu?'' zaten zonklayan kafamda ilk duyduğum laflardı. Bizim ülkede ne zamandır insanlar bu kadar kibar. Şaşırdım açıkcası.
Yüzüm bir insanda olabilecek en utanç kırmızısına dönerek, ''Çok çok üzgünüm gerçekten. En üstteki rafa ulaşabilirim sandım. Ne yazık ki boyum yetmesi ve o kadar atletik olmadığım için de yeteri kadar zıplayamadım'' diye cevap verdim.
Marketteki çocuk işte o zaman bana aleni olarak güldü. ''Çok salak gördüm ama sizinki kadarını görmedim'' dedi içinden. Bana yardım edip, yolladır. Bu arada giderken uğruna rafları döktüğüm kutuyu da bırakmayıp aldım. Emziren anne beynim devam ediyor, bu anlaşılmış oldu.
22 Haziran 2011 Çarşamba
Denizim Park
Bu sağlıklı yürümeyi anlatan eksper insanlar, ''Yürüyüşünüzü hızlı tempoda yapıcaksınız, öyle sahilde gezinir gibi değil'' diyor ya. Peki ya gerçekten sahildeysek nasıl yürüycez. Gezinir gibi mi? Hızlı mı? Benim çok kafam karışık.
Ya fotoğraflar di mi? Burası Lara'da. Adı Denizim Park. Kocaman bir arazide, güzel bir yer. Büyük bir çocuk parkı var. Çocuğunuz oynarken yimek yiyebiliyorsunuz. Bir de son yılların trendi arkaya kümes hayvanları serpiştirilmesi konseptini burda da yapmışlar. Güvercin, tavuk, tavşan mevcut. Bir de cici midilli koymuşlar fona. Üstelik koymakla kalmamışlar çocukları bir ağacın etrafında midilliye binerek dönbabam döndürüyorlar. Ama başarılı yani. Çocuklar nasıl anababalarının etrafında tepiniyor ''ben de binicem'' diye. Sanki dörtnala koşucaklar. Ama bizimkiler gibi 4 duvar arasında şehrin içinde, ipodla oynayan çocuklar hayvanlarla pek oynaş olamadıklarından midilliye binmek çok değişik oldu tabii.
Ela hatun da çok sevdi. Baya sanki padişahmış da halkını selamlıyor gibi herkese el sallaya sallaya gezindi. Bir de kafasındaki kask ağır geliyordu yavrucuğumun kafası öne düşüp duruyordu. Neyse Ela hanımın eğlendiği her saat arıza çıkarmadığı ve sıkılmadığı için yanımıza kar olduğundan oldukça verimli birgün geçirdik.
Özetle tavsiye ederim. Lokasyon da vereyim. Lara'da Örnekköyü geçince Kundu'ya giderken kocaman levhasını görürsünüz. Haa aslında asıl maceralı günümüzü yazıcaktım ama fotoğrafları ayarlayamadım bir dahakine inşallah.
Cumartesi 3 kadın 2 çocuk yola çıkıyoruz. Ankara'ya dönmek artık istiyorum da, tek şoför olacağım için o yol gözümde nasıl büyüyor anlatamam. Belki bu yolculuktan da güzel bir hikaye çıkar. İyi tarafından bakmak lazım.
21 Haziran 2011 Salı
Lunapark Antalya
Ela hep görüp binmek istediği dönme dolaba bindi sonunda. Çok da eğlendi. Diğer oyuncaklara da bindi. En favorisi ise Gondol oldu. İki kere binmek istedi. Üstelik çok cesur, kafa üstü dönülen o mideyi bulandırmakdan başka ne işe yaradığını benim anlamadığım oyuncaklara da binmek istedi. Tabii ki bunun için yaşı tutmuyor ama bir sürü oyuncakda çok eğlendi.
Eka, Ece ve Ela'yı parka götürdü. Orda parkda yanına oturan bir bayan Eka'ya ''Çok tatlı çocuklar, sizin mi?'' diye sormuş. Eka da '' Hayır, bir akrabamın'' demiş. Ela ordan: ''Hayır Eka, senin çocuklarınız biz'' demiş.
Hayali arkadaşlarından bahsederken birgün bana :''Anne, Duru'yu görene kadar sana Duru diyebilir miyim?'' dedi. ''Hayır kızım ben senin annenim'' dedim. '' Çok gıcıksın anne, hiç oynamıyorsun'' dedi.
17 Haziran 2011 Cuma
Havuz Sefası
* Ela, ODTÜ'ye kabul edildi. Eylül'de kreşe başlıyor sonunda. Çok heyecanlıyım. O da çok heyecanlı. Kaldı 3 ay daha Ela hanımla haşır ve de neşir olmak. Sonra artık o da okullu olucak. Ben de Ece ile başbaşa kalıcam.
16 Haziran 2011 Perşembe
Ecem 9 Aylık
9. Sevmediği birşeyi yaparsanız sırtını yay gibi gerip çığlık atmak.
10. Sabah 7 gibi makul bir saate kadar yatağında uyumak.
14 Haziran 2011 Salı
Kreatif 3 yaş Dönemi
Yani, çocuğunuz yazın Temmuz ayında kadife bir sweat shirt ve mor ekoseli bir pantolon (neden birinin mor ekoseli pantolonu olur onu da bilmiyorum) sarı dize kadar çoraplar, kar botları ve bir taç giymek isteyebilir. Bir ebeveyn olarak savaşlarınızı seçmeniz gerek. Genelde enerjinizi çocuklarınızın arabanızdan çıkardığı parçalarla bir uzay gemisi yapmak veya oje ile kapı kolunu boyamak istediği gibi daha ciddi durumlara saklamak en iyisidir. ''Kızkardeşime kokan çorabımla devamlı vurma'' savaşı veya ''ama bana devamlı bakıyordu'' savaşı verdiğiniz emeğe değmez.
Kızım çoğu zaman çıplak gezmeyi seviyor ne giydirirsek giydirelim çıkarıyor. Eğer dışarı çıkıyorsak ve birşekilde giyilinebilineceğini ikna edebildiysek abuk subuk giyiniyor. Mayo, prenses kıyafeti, yazın yağmur botu, kışın sandalet (ama mutlaka ve mutlaka ayakkabılar ters giyilecek sağ ve sol ters yani) en sevdiklerinden. Elbisenin altına kot pantolon, her renk bir arada. Eğer şans eseri benim seçtiklerimi giyerse %99 ihtimalle ters giyiniyor veya kolun geçmesi gereken yerden kafa, bu arada kol yandan sarkerken veya pantolonlar ters. Okula giderken muhtemelen onu bir öksüz falan sanıcaklar. Son zamanlarda da zaten 6*9 ay kıyafetleri en favorisi. Ece'nin kıyafetlerinin içine sosis gibi sığıyor. Allahtan küçücük poposu var da besleme gibi olsa bile hayati bir tehlikesi olmuyor. Neden böyle hiçbir fikrim yok.
12 Haziran 2011 Pazar
35 Aylık Ela ile Süt Gerçekleri
3 yaşına yaklaşan, bebeklikten çıkıp küçük bir çocuğa dönüşen bir kızım var. Hala annesini emiyor. Hem de her gün. Ece doğduğundan beri emmek isteğini artırdı. Şu an hergün 1 kere meme emiyor. Etraftakiler kızıma sürekli, ''Sen büyüdün, yeter artık'' falan diyorlar. Hepsine kızıyorum, ''nasıl isterse öyle yapar siz karışmayın'' diyorum. O annesinin sütünü istediği kadar alabilir, onun hakkı. Ece'nin de. Çocuklarıma karışılmasına gerçekten sinirleniyorum. Hiç emzirmeyen insanın da kendi seçimi, uzun süre emziren insanın da. Ben bu deneyimi yaşamakdan memnunum.
11 Haziran 2011 Cumartesi
Antalya Ulupınar
Serildik masamıza ama daha sipariş bile vermeden kendimizi attık suya. Hava da çok sıcak olduğundan bize o kadar iyi geldi ki buz gibi su. Balıkları nerdeyse elimizle sevdik. Güzel bir de yemek yedik ama asıl önemlisi ruhlarımız doydu. Çocuklar da biz de sudan çok keyif aldık.
Bu tarafa gelenlere tavsiye ederim. Antalya'dan Kemer yoluna gittiğinizde Kemer'den sonra karşınıza çıkıyor. Çamyuva taraflarında. Belki bu nehir üzerinde başka restorantlar da vardır. Biz ilk gördüğümüze girdik.
Antalya kazan biz kepçe bu sene 3 senelik hamilelik ve bebekli olmanın verdiği kısıtlanmanın acısını çıkarıyorum. Dur bakalım daha nereler göreceğiz.
7 Haziran 2011 Salı
Yat Limanı ve Bebelerle Tekne Turu
Teknedeki Rus çocuklarla kaynaştı oyunlar bile oynadı. Antalya'da çok rus var ve çok da rus çocuk var. Bu sene Ela'nın kişisel bir tercümanı da var. Sürekli gidip gidip rus çocukları ile oyun oynuyor. Dilini anlamayınca da ''Ekaaaa, gelirmisin senin dilinde konuşuyorlar'' diye yanına çağırıyor. Birkaç kelime bile öğrendi. Bugün çocuklara ''İde suda'' dediğini duyunca şaşırdım. Eka'ya sordum gerçek bir kelimeymiş. ''Gel buraya'' demek istiyormuş. Bizim kız iletişecek başka yolu yok. Ve bunu yapabileceği heryoldan yapmaya çalışıyor.
Yat Limanı'na gelince bize güzel vakit geçirtti. Ela hemen daha büyük tekneye de binmek istedi. Bu çocuklara bu yaşlarda yaptırılan aktiviteler bence çok güzel yerini buluyor. Sonra insan büyüyünce bazı şeyleri denemeye bile öğrenilen korkularla yanaşmıyor.