31 Aralık 2011 Cumartesi

2012'ye Geçerken


2011'de kayıplarımız oldu, ailede hastalıklar oldu ama yine de çok kötü davranmadı bize. Çok şükür çocuklarımız sağlıklı. Her yıl yaptığım gibi geçen yılın hedeflerini yazıp neleri yapabilmişiz bi bakalım.

2011'e geçerken yazdıklarım:
1. Yeni bir bebek - şaka şaka - bu bebek bildiğiniz doğurulan bebeklerden değil, benim kafamda oluşturduğum bir proje bu sene doğmasını çok istiyorum. Yani bu sene beklentim, işle ilgili. - Aslında 2011'de çok debelendikten sonra son 2 ayında bu hedefim için adım attım ve bir bebeğim oldu diyebilirim. Ekotolye açıldı. İşlerim birden hız kazandı. Artık bu bebeği büyütmek bana bakıyor.
2. Yeni bir araba - olur mu olur biz evrene gönderelim de. - Hiç beklemediğimiz bir anda oldu.
3. Ela'nın artık okula gitmesi - Çok şükür. Oldu.
4. Bir kere yurtdışı seyahati - Malesef, coca gitti ama biz yerimizde saydık. 
5. Uzun bir yaz tatili - Gerçekleştirebildik. 
6. Sağlık, sağlık, sağlık - çocuklarım, ben, cocam, ailem herkese sağlık. - Çok şükür. 
7. Cocamın bu sene de askere gitmemesi - Evet, evet ve evet.
8. Cocamla bir kere başbaşa küçük bir kaçamak. - Malesef.
9. Mutlaka zayıflamak - bu sene bunu da çözmek çok istiyorum.. - Zayıfladım bu sene ama istediğim kadar değil. 
10. Cocamın projesinin de gerçekleşmesi. - Devam ediyor.

Aslında ilginç bir şekilde hedefleri yazınca insan onların doğrultusunda düşünüyor ve çalışıyor. Bu sene de yazalım
1. Anneme, Babama, Kocama, Çocuklarıma, Kardeşime ve Kendime Sağlık. En büyük isteğim diğerlerini kendimiz gerçekleştiririz. Diğerleri dilek.
Dilekler
1. İşimi bir sonraki basamağa taşımak, aklımdaki projeleri gerçekleştirmek.
2. 52 kg'a inmek.
3. Seyahat etmek, bol bol gezmek.
4. Yazmak istediğim kitabın altyapısını bitirmek.
Herkese mutlu yıllar dilerim.

30 Aralık 2011 Cuma

Mutlu Yıllar


Yıl Başı Programımız

Yeni yıl programımız belli oldu dostlar, çok heyecanlıyız. Muhteşem ve düzenli malikanemiz bir de Calpol ve Dolven'in gelip program yapacak olmaları ile daha da harika bir hal alacak. Hele kadim dostumuz Dolven ricamızı ikiletmedi, hemen kabul etti. Bütün gece bolca ağlama, burun akıntısı, öksürük de bize eşlik edecek gibi görünmekle birlikte benim gözde vücudum da bu eylemlere katılmamak için kendisini zor tutmaktadır. İşte böyle doslat bizler 2012'ye nerdeyse hepinizin kıskanacağı bir programla merhaba diyeceğiz. Ama kıskanmayın yeterince çalışırsanız siz de seneye yetiştirirsiniz böyle bir programa sahip olursunuz.
Yılbaşı gecesi malum gece uzun saatler omzumuzdaki sümükleri silip, ateşölçere bakarak oturacağımızdan güzide çocuklarımız ertesi sabah sakince kalksalar bile anne babalarına kesinlikle seslenmezler. Büyük olan kesin küçüğün altını değiştirir. Kahvaltısını yaptırır. Beraber sessizce ve muhtemel hicbir arbede olmadan uyanmamızı bekleyeceklerdir. Ama siz bu kadar müthiş bir programı kaldıramazsınız. O yüzden size daha sakin bir yılbaşı diliyorum. Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun. Bu mutlu tablonun sırlarını merak ediyorsanız özel olarak sonra anlatırım. İyi yıllar.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Hediyenin sahibi

Dün aksamdan beri internetimde bir problem vardı,yazmakta geç kaldım. Hediyemizin sahibi feyza Çolak oldu. Bu yazıya e-mail adresini yorum bırakırsa kendisine ulaşabilirim. Katılan herkese teşekkürler, bir sonraki hediye de umarım size çıkar.

27 Aralık 2011 Salı

Hediyeler


Dünkü çekiliş için zamanımız bitti. Tam 71 kişi çekilişimize katıldı. Çekiliş sonucunu bu akşam saatlerinde yayınlayacağım. Üstteki fotoğraflar bir önceki hediyemizden. Geçtiğimiz ay içinde bir aktivitemizde kara benzeyen malzemenin ne olduğunu sormuştuk. Canım arkadaşım Füsun ilk ve tek doğru bilen olarak bu hediyeyi kazanmıştı. Ve ne kazandığını o bilmiyordu. Fotoğraflar kızı Defne'nin takvimimiz aldığı dakikalardan.
Hediyelerimiz devam edicek. Bugünkü sonuçlar için lütfen takipte kalın. Herkese bol şans.


26 Aralık 2011 Pazartesi

Yeni Yıl Hediyesi

Sonunda kendime geldim ve son aylarda iyice çalışmaya daldım diyebilirim. Çok keyifli işler yapıyorum son zamanlarda. Hatta tam bitmemekle birlikte profesyonel işlerimin olduğu web sayfamı da açtım diyebilirim. Ekotolye'de bundan sonra tasarımlarımı, işlerimi görebilirsiniz. Ben de kendi elimden gelen işlerden bir hediye vermek istedim. Bunun için bu kayıda yorum bırakanların arasında yapacağım bir çekilişle size çocuğunuzun fotoğraflarından oluşan bir kolajla isterseniz bir tablo, isterseniz bir takvim, isterseniz de bir defter hediye edeceğim. Hediyeyi kendiniz belirleyeceksiniz, tek isteğim çocuğunuzun güzel ve büyük fotoğrafları. Hadi bakalım tam 1 gün sonra çekiliş sonucunu açıklayacağım. Bol şanslar, iyi yıllar.

Eğer bir şekilde yorum bırakamazsanız, ekoanne@hotmail.com adresine mail atabilirsiniz. Sizi numara olarak kaydederim.

25 Aralık 2011 Pazar

Ela'nın Meslekleri


Ben küçükken tüm çocuklar polis, öğretmen, doktor veya balerin olmak istiyordu. Bunlar, olmayı arzuladığımız yüce mesleklerdi, ailelerimizin gurur duyacağı kariyerler. Bugün birçok çocuk farklı meslekler peşinde. Bu beni aslında oldukça rahatsız ediyor.
Üç yaşındaki kızımın erken gelişmiş aklı da stresimi azaltmıyor tabi ki. Mesleki test yapmak için çok küçük olduğu çok ama, resmi olmayan analizlerime göre çok iyi oturduğu birkaç meslek ortaya çıkarmış bulunuyorum:
Çıplak Koşan KimseBu beyni olmayan birinin de yapabileceği bir meslek çünkü basitçe koşmaya olan sevgisini en yüksek hızda ve çıplaklık sevgisiyle birleştiriyor.
YankesiciÇocuğum evde çıplak bir hayalet gibi dolaşmadığı zamanlarda, evin içinde birşeyler aşırıyor. Tabii ne kadar parlaksa o kadar iyi. Sürekli çadırından, yatağından, araba koltuğundan birşeyler çıkıyor. Geçen hafta şu maddeleri tek tek dolabından buldum : bir çeyrek altın, salata maşaları, mayom, kardeşinin ışıklı dönencesi, bir rulo tuvalet kağıdı ve 4 tl.
Gazeteci

Sağduyu 3 yaş çocuğunun güçlü olduğu bir konu değil. Bir çok defa kızım bir grup yabancıya şunlara sahip olduğunu iletti: çok konuşan bir babası, kaka yapan bir annesi, Fatmagül'ün suçu ne izleyen bir dayısı ve suratına pırt yapan bir kardeşi (hepsi doğru ama bankadaki herkesin bunu bilmesi gerekli miydi?).
CivelekBu biraz endişe verici. Kızımın adı çok olan bir ad sanırım, çünkü sınıfındaki çocuklar ona ''Zeren'in arkadaşı'' diyorlarmış. Hergün evlenmek istediği kişiyi değiştiren civelek kızım geçen gün beni tekrar evlenmem gerektiği konusunda bilgilendirdi. ''Kaç kere evlenmem gerek?'' diye sorduğumda ise ''Bütün kızlar 6 kere evlenmeli'' dedi. (Kocamın işyerinde bunu okurkenki surat ifadesini tahmin edebiliyorum.) 
Bu opsiyonlar ideal olmasa da, sonra anladım ki daha kötüsü de olabilir: en azından büyüyünce bir Kardashian veya Paris Hilton olmak istemiyor. 

23 Aralık 2011 Cuma

16-18 ay Bebek Gelişimi


- Belirleyici karakter : ''Eyvah uyumak istemiyorum, hayatı kaçırıyorum.'' Uyumak istemeyecekler. Hayatınız biraz daha zorlaşacak ama daha fazla şey anladığı için konsantre olabileceği şeyler yapmanız mümkün. 
Benim denediklerim.
1. Masal anlatmak
2. Karanlıkda duvara vurup, veya kedi köpek sesi çıkarıp dinleyip konsantre olmasını sağlayarak uykuya geçişini kolaylaştırmak. Amaç dikkat dağıtmak.
3. Arabada veya evde sayı saymak. Çok kullandığım bir yöntem. Örnek everiyorum. Birinci harami gelmiş, ikinci harami gelmiş, üçüncü harami geçmiş vs. gibi sayarken onu dinlerken uykuya dalabilir. Ela en fazla 100'ü görmüştür.

- . Bu aylık bebekleriniz artık aksiyonu sevmeye başlıyor. Gelişimi için uygun oyuncaklar.

1-3 yaş arası bebekler; döker, vurur, kırar, kızar, bozar, bağırır, ağlar, fırlatır, karıştırır, inatçıdır, hızlıdır, boşaltır ve hayırı SEVMEZ,
* Kumandalı araba
* Gol
* Bisiklet
* Baloncuk
* Çarpıp dönen araba

--- Yatarken herşeye herkese iyi geceler denecek.
İyi geceler baba, iyi geceler aydede, iyi geceler koltuk vs. O da yatmaya hazırlanacak.

-- Oyuncakları toplatın.

-- yemek seçme dönemi. 
Yemem Seçerim
Pilav makarna ister.
Çatal kullandırın.
Kendim yerim dönemi

-- Özendir
1. Sİzinle tuvalete gelsin. Kaka yaptıgınızı görsün. Kaka yüzüyor. Bay bay kakalar. Klozetin kapağını kapatın. Sİfona bassın hoşçakal desin.
2. Tuvaletten çıkan babasını da ''aaa babası tuvalletten cıkmıs.''
3. Bezini kendisi cıkarsın tuvalete atsın.
4. HEr kaka yaptığında ''Aferin kızım kakanı mı yaptın. Bravo'' Kakaya ayy igrenc demek yok. Kaka çok önemli. Anal döneme hazırlık.

-- Çocuk kaka yaparken haber veriyorsa, Çömeliyorsa
Hemen lazımlık alınır. Ve onun istediği hızda alıştırma.
Lazımlığa oturan çocuk resimleri indirilir. Veya ablası abisini lazımlıkda görmesi daha iyi tabii

-- en sevdigi oyuncaklar. 
İtilir * market arabası.
Taşır *  bebek puseti (mutlaka edinilmeli)

Dikkat : Kuytulara saklanır: Saklambac 
Deliklere saklanır. Bezelye türü küçük şeylere çok dikkat. Ağıza alma artıyor. Heryeri inceleme artıyor.

- Matruşka bebek alınabilir. Küçük büyük ve iç içe geçme gelişimi için önemli
- Büyük teyp * radyo - Kendisi düğmelerine bassın. Muzik değişssin.
- Aydedeli kitap. Aydedeyi öğretiyoruz. Mutlaka iyi geceler aydede. Aydedeyi anlatın.
- Pembe Kurbaga gibi bebek tiyatrosuna götür. 

- eğitim : Meyveleri masaya koy ve iste. 5-6 tane ile çalışılabilinir. Sonra markette tüm meyveleri görsün. Herşeyi anlatın.
Hayvanlar : 12*15 hayvanın sesini tanıt. 
Tanıtırken 
vız vız arı..
Vrak kurbaga
TIs tıs yılan nerde?
- Kataloga bakılınabilir. BU sayfada halı var mı? Bu sayfada koltuk göster?

Hazine Şişesi

1 Yaş Oyuncakları


Resimde gördüğünüz son zamanlarda Ece için en çok yaptığım oyuncak. Bir pet şişenin içine pirinç, bulgur veya ona benzer bir malzeme dolduruyorsunuz. Tanelerin içine pipet, düğme, küçük oyuncak, ataç, ıvır zıvır ne bulsanız atıp pet şişenin kapağını kapatıp bantlıyorsunuz.


İşte 1 yaşındaki bir çocuğun bayılarak oynadığı bir oyuncak. En çok arabada giderken eline veriyorum. Çocukların elinde bu oyuncak tamamen parçalanınca yenisini yapıyorum. Hadi siz de deneyin.


Ya da eline bir pet şişe ve pipetler verip pipetleri içine doldurtmaya çalışabilirsiniz. Bizimki bunu da yapmak için çok uğraştı.


Bunun dışında Ece'yi sürekli dışarı çıkarmaya çalışıyorum. Çünkü dışarıya da bayılıyor. Hem de heryerden daha az riskli.




16 Aralık 2011 Cuma

Son Son Bunlar

Son Zamanlardan Diyaloglar
Ben: ya bugun sana süper bir iyilik yaptım insan bir öper.
Coca:
insan bi öper diyosun da insan portakal isteyen insana portakal getirebilir. greyfurt degil. daha meyveleri tanımıyorsun. Kimbilir cocuklara yedirdigini soyledigin seyler aslında ne

Ben: Şimdi sana bir şarkı söyliycem. Gezgin devenin bir hörgücü var. Gezgin devenin bir hörgücü var. Gezgin devenin bir hörgücü var.
Ela: Anne o şarkı şöyle bak. Gezgin dedenin onbeş gücü var. Gezgin dedenin onbeş gücü var. Güç demek para demek. Dede o parayla taam 14 kilot alabilir.


Ela: Anne ben Kutluhan'la evlencem.
Ben: Kızım Kutluhan kuzenin. Kuzenlerle evlenilmez. Arkadaşların olur o zaman seçersin birini.
Ela: Tamam buldum. O zaman babamla evlenicem.
Ben: Peki tatlım sen bilirsin.
Ela: Ya da belki senle evlenirim.
Ben: Nasıl istersen canım.
Ela: Ama doktorun kalbimi pıt diye açmasını istemiyorum.
Ben: O ne demek kızım?
Ela: Hani bebek doğucağı zaman doktor açıyor ya kalbini.
Ben: Hayır kızım kimse kalbini açmıyo. Bebek doğacağı zaman karnının altında bir fermuar oluşuyor. Orayı açıp alıyorlar. Sonra fermuar kapanıyor.
Ela: Senin fermuarın duruyormu?
Ben: İzi kaldı kızım kapandı artık ben sana gösteririm.
Ela: Tamam anne

Ela: Anne ben büyüynce ışıkçı olcam.
Anne: aaa ışıkçı ne yapıyor kızım?
Ela: İşte karanlık olunca ışık getiriyor. süper dimi? Ya da sandalyeci de olabilirim.
Anne: Sandalyeci ne yapıyor?
Ela: İşte sandalyesi olmayana sandalye getiriyor anne.
Anne: Hmm tamam bak bu güzelmiş.
Ela: Ama anne, bak buldum bence en iyisi ben beşikçi olayım. Çünkü beşikçi beşik getiriyor ya.
Anne: Haaa bak en iyisi buymuş gerçekten.

İki yaş üstü çocuklara kendi kendine uyumayı öğretme

Biryerde yayınladığım bir yazım vardı. Buraya da eklemek istiyordum, benden önce Aylin ekledi. Link vermek durumundayım. İki yaş üstü çocuklarınıza kendi kendine uyumayı alışkanlık haline getirmek için alternatif bir yöntem arıyorsanız. Tık tık

13 Aralık 2011 Salı

Renk Karışım Çalışmaları



Son zamanlarda ''Ela ile hangi renkle hangisini karıştırırsak ne elde ederiz?'' sorusuna çok fena takıldık. Bunun için çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bir pet şişeye önce biraz süt koyup eline verdim. Sonra boyaları kendi ekleyerek ve oynayarak çeşitli renkler elde etti. Deney yaparak daha iyi öğreniyor.











Aynı çalışmayı kilitli buzdolabı poşetleri ile de tekrarladık. Yine çok eğlendi.









Bunlar da simli yapıştırıcı ile harfleri çeşitli şekillerde yapıştırarak harf çalışmalarımızdan fotoğraflar.








12 Aralık 2011 Pazartesi

Cici Ece

Biraz zamanınızı alıp size kendimden bahsetmek istiyorum. Ben 15 aylık, kıvırcık saçlı kahverengi gözlü ve alnında problem yazan bir kız çocuğuyum.


Hobilerimin arasında :

* Kocaman CAT buldozerimi kırılacak mı diye görmek için salonun öbür tarafına fırlatmak.

* Benden nefret eden ve her an beni yiyebilicek olan köpeği takip etmek.

* 118 yaşındaki ve bir süveter gibe olmuş kedinin tepesinde yatmak.

* Annenin bilgisayar ekranına sadece yapışan ve silmesi zor yiyecekler fırlatmak.

* Annemin gerçekten uyumama ihtiyacı olduğunda uyumamak.

* Annemin yapmamama ihtiyacı olduğunda bezime kaka yapmak.

* Çantalar, her türlü telefon

* Balkabakları

* Üstünde mutlaka dinozor, tavşan veya hello kitty olan tshirtler seçmek.

* Taburenin üstünde zıplamak ve annenin ödünü koparmak.


Sevmediklerim:

* Ayakkabılarımı çıkarmak

* Kötü moda duyusu olanlar ve krill saçlar

* Herhangi bir bej gıda,

* Dİşlerimi fırçalamak

* Güzel bir kitaba bakmadan bezimin değiştirilmesi

* Şapkalar

* Çorap giymek

* Atlet giymek


Umarım bir gun bir motorsiklet, bir damperli kamyon ve bir sıcak çikolata makinasına sahip olurum. Kendimi kibar, iyi huylu, komik şeklinde tariff edebilirim. Beni tanımak isterseniz annemin yanında bulabilirsiniz. Beklerim efendim.

11 Aralık 2011 Pazar

Kendi Kendime

Bugün kafam karışık hissediyorum. Sanırım bu ayın, biz kadınların en sevdiği zamanı. Hani birilerinin normal hücreleri alıp yerine psikotik, yetersiz dikkat ve papağan koyduğu dönem yani. Bir de papağan olarak da çikolata seven bir papağan olacak. Bilmiyorum ki başka ne olabilir, yanımda güzel bir sütlü kahve de var. Yeni ayakkabılarım yok ondan mı ki. Çikolata da yasak belki ondandır. Ayrılık kaygısı yaşıyor olabilirim. Saçlarım temiz. Normalde bu şeylerin kombinesi beni çok keyifli yapardı. Ama bugün değil. Bugün surat asıyorum. Bakın:


Küçük şeyler beni en çok sinir ediyor. Mesela bugün. Elbette!

1) ''Kahraman'' kelimesini yanlış kullananlar mesela. Örneğin;

“Şili madencileri kahramandır!”

“11 Eylül'de ölenler kahramandır.”

YANLIŞ. Bütün bu insanlar kötü şartlar veya kötü insanların kurbanlarıdır. Onlar kaderin trajik sonuçlarıdır. Onlar yanlış zamanda yanlış yerdeydiler ve başlarına kötü birşey geldi. Kahraman mı? Hayır. Kahramanlar o madendeki insanları aşağı inip kurtarmaya çalışan insanlardır. Dünya Ticaret Merkezinde aylarca küller ve asbest ve kırık plastik parçaları arasında çökmek üzere olan kalıntılarda kendi tehlikelerinin farkında olarak küçük insan parçacıkları arayanlardır. Başınıza kötü birşey geldi diye kahraman olmazsınız.

2) Bir de yüklüce para ödemediği sürece havayollarının tek gidiş bilet satmamaya çalışmalarına gıcık oluyorum. Neden? Şunu doğru anlayalım. Yolun yarısını gitmek istiyorum ve benzinin yarısını kullanıcama ama sen benden iki kere yapmak istemekden daha fazla para istiyorsun? Hadi ordan. Soyguncular sizi.

Gördünüz mü? Hiç kendim değilim. Ya da belki kendimim. Siz karar verin.

Sizi bugünlerde ne sinirlendiriyor. Teyzenize diyiverin.

Ay Kapıyı Tuttu.




Son zamanlarda koca maymuncuk yapma ile ilgili videolar izliyordu. Hırsızlığa soyunmakdan değil tabii, herşeyi yapmaya olan merakından. Ama tabii aslında adama malum olmuşmuş.
Bu akşam eve geldik nezih bir gezmeden. Bebelerin ikisi de arabanın arkasında uyumuş, keyfimize diyecek yok atıcaz yataklarına. Kaptık birer tane yukarı kadar çıktık. Sadece birbirimizin burnunu görüyoruz o derece çocukla kaplıyız. K
apıda koca dedi ki ''yaw anahtar değilmiş o, bozuk paraymış''. Ben dedim ''hay ben çantamı almadım dedim ya, sen herşeyi alcaktın. Harbi mi yok anahtar.'' Kaldıkmı kucağımızda iki bebe kapıda. O sırada Ela uyandı.
Biz konuşuyoruz, napıcaz bu saatte. Çocukların yedek birşeyleri pek yok yanımızda. Bu arada Ela ''giremiycek miyiz?'' diye sormaya başladı. Bi yandan ona cevap veriyoruz. Başladı ağlamaya. O sırada Ece de uyandı. Tabi kuş gibi bakınmaya ve kendini ittirmeye ve balık gibi kıvrılmaya başladı. Yaa bi dur derken. ''Hadi arabaya binelim birine gideriz'' dedik. O sırada Ela ''evsiz mi kaldık? Ben ipodla yatcaktııım. Ipodsuz yatmaaaam. Dışarda mı yatcaaz?üşüürrüüüz'' demeye başladı. Ece de durmuyo. Arabaya kadar geldik. iki kişi çocukları toplayıp tekrar araba koltuklarına sabitlememiz 10 dk'mızı aldı. Kocam dedi, ''benim tuvaletim var. Siz bekleyin ben sitenin tuvaletine gideyim.'' O gitti. Bir süre sonra 4 tane adamla geri geldi. Yukarı çıktılar.
O sırada Ela sürekli, ''anne evimiz olmıycak mı? Yatağım olmıycak mı? Elbisemi kayıp mı ettiiiik?. Napıccaaz evsiz'' diyor. Ben de diyorum ''Arabada yaşarız artık.'' (Çok kötüyüm gerçekten.) Daha da artırıyo.. Ece ise mütemadiyen bağırıyo.

Ela tam iyice dozu artırdı. Koca telefon etti. 4 kişiye önce maymuncuk dersi vermiş. Bildiğin seminer yani. Sonra bu dört insan hepberaber birsey yapmışlar ve kapıyı açamamıslar:)
Bu arada Ela artık iyice psikoz oldu, acıların çocuğu. ''Evimiziii kaybettiiik, ipodumu kaybettiiim. Anne yarın para çekelim, yeni ev alalıım.'' ''Paramız yetmez'' diyorum. İyice kopuyo.
Neyse sonunda sitenin elektrikçisini çağırmışlar. O da 2 dk'da kapıyı açmıs:)

7 Aralık 2011 Çarşamba

Utanç Konisi

''Up'' filmiyle aşina olanlar ordaki Dug ismindeki köpeği bilir. O köpek şu huni gibi kendini kaşımasını engelleyen zımbırtıyı giymişti. O alete huni diyelim. Köpekleri bu aletleri giyerken gördüğümde hep kötü hissederim, ama aynı zamanda biliyorumki bu zımbırtı köpeğin kendisini kaşımasını engellediği için yararlı bir aletdir. 14 aylık kızım için bu aletlerden bir tane ihtiyacım var.

Ece yürümeye başladığında evi dolaşıp tekrar bebeğin güvenliği için herşeyi kontrol ettik, fakat benden son doğan bir tanecik tatlı kızım hala tehlike yaratmayı başarabiliyor hiç tahmin etmediğim yerlerde. İlk başda tabii ki ağzına alabildiği herşeyi yiyor ve çok başarılı. İşte ağzında yakaladıklarımız : bilye, çim, halı tüyleri, taş, para, Ela'nın tokası, Ela'nın bileziği, kuştüyü, boya kalemi, zar, tavla taşı, her türlü yiyecek kırıntısı ve yerde dikkatsizce yatan hemen herşey. Elektrikli süpürgemiz Ece mobil hale geldiğinden beri hergün çalışır oldu ve yemin ederim bu alletten benim nefret ettiğimden daha çok nefret ediyor.

Eğer bebek kızımın önde gelen bir düşmanı varsa, o Dyson'dır. Bir keresinde, kızların yemekte yaptığı katastrofik dağınıklıkdan sonra, sandalyelerini çekip gırgırla vakit kaybetmektense Dyson'u dayadık ve kızım sesini duyduktan sonra feryat figan ağamaya başladı. Küçük parmakları ile bana yetişmeye çalıştı. Ve ellerini yukarı kaldırıp bana resmen yakardı. Nerdeyse ''Lütfen Tanrım, lütfen annemi durdur! Daha yerdeki kırıntıları yiyecek şansım bile olmadı'' dediğine eminim.

Tabii ki, koltuğun altından hatta yastığın altından kırıntı yemek kötüdür, ama kızımın balkondan veya dış kapıdan yerden birşeyler alıp yemesi kadar kötü değildir. Kapının dışındaki paspasdan çim, kir veya taş ayıklarken sanki hazine bulmuş gibi görünüyor. Aslında evin içinde bunları yemek konusunda çok seçici davranıyor. Ve dışardayken de kızım daha çok çiçekleri yemek ve kumları ağzına götürmekle meşgul oluyor.

Kızım şimdi diyetini biraz genişleterek ona daha önce sunduğum ve nefret ettiği parmak yiyeceklerden yemeye başladı. Ona daha önce krep verdiğimizde reddetmişti ve onun yerine toprak yemişti. Bu ne şimdi?

Aslında Pica diye bir bozukluk var hani insanlar kil, toprak ve tebeşir yerler ya. Her yaşdan insanda ve hamile kadınlarda görülür, fakat uygunsuz olacak kadar ileri bir yaşda değilse ''Pica'' denilmez bu rahatsızlığa. Her neyse kafasına o utanç konisini geçirirsek kızım yerde bulmaya çalıştığı o pislikleri alıp yiyemez belki. Bu yaşlar zor kardeşim.

4 Aralık 2011 Pazar

Pipet Kolyesi



Geçtiğimiz günlerde Ela ve bir arkadaşı yine kes yapıştır, tak takıştır işlemine girişti. Kağıtlara birşeyler yapıştırırken bir de ellerine verdiğimiz ip ve pipetlerle kolye de yaptılar. Pipetleri küçük küçük kesip iplere dizmeleri için eline verirseniz sizin çocuklarınız da kolye yapabilir. İçine düğme gibi farklı malzemeler de ekleyebilirsiniz. Sevimli bir aktivite. Hem de en küçükler bile deneyebilir.









Geçtiğimiz haftalarda sorduğum bu nedir sorusuna Füsun doğru cevap verdi. Kar gibi gözüken materyal bildiğiniz bebek bezinin içinden topladığım malzeme. Su döktükçe kıvamı da değişiyor. Çok yakında Füsun'a hediyesini göndereceğim. Hazırlıktayım.

2 Aralık 2011 Cuma

Jöle ve Boya



İşte bu da çocuklarla yaptığımız yeni bir icat. Tarifini veriyorum. Çocuğunuza yemesi için asla almadığınız marketlerdeki jölelerden alıyorsunuz. Çocuğunuz yeterince büyükse yani ağzına almayacağına eminseniz saç jölesi de kullanabilirsiniz. Kilitli buzdolabı poşetlerinden birinin içine bu jöleden koyuyorsunuz. Güzel bir rengi olmasına dikkat edin, bizimki yeşildi. Poşetin önce ağzını kapatıyorsunuz. Veriyorsunuz çocuğunuzun eline.





Sonra çocuğunuza boyalar veriyorsunuz. Gıda boyası olabilir, guaj olabilir, ne isterseniz çocuğunuz için yeterince güvenli olması yeterli. Ve çocuğunuz sırayla bu boyalardan poşete ekliyor ve renk değişimlerini birlikte konuşuyorsunuz. Yeşilin üstüne beyaz dökünce ne renk oluyor. Ona mavi dökünce ne renge dönüşüyor gibi. 3 yaş üstü ile çok güzel bir renk çalışması. Ela bayıldı sürekli yapmak istiyor. Daha küçükler için de güzel bir oyuncak. Ece de parmakladı baya.





Biz bu oyunu çok sevdik, sürekli yapıyoruz.



Sonlara doğru Ela poşete süt ve ketçap da eklemek istedi. Kendi deneylerini kendisi yaptı. Size de iyi eğlenceler.







30 Kasım 2011 Çarşamba

Bir Kurgu

1990'ların başlarında 12-13 yaşlarında moda meraklısı 2 ergen konuşmaktadır.

Çocuk 1: Büyüdüğümde Cindy Crawford gibi olmak istiyorum.
Çocuk 2 : Pöh, şişman şansı olur.
Ç1: Waaaa Waaaaa
Ç2: O kadar da çirkin değilsin. Bazen sevimli oluyorsun.
Ç1: Waaa Waaa
Ç2: ŞŞŞŞŞ.. Yoksa annen sana vurduğumu falan düşünecek.
Ç1: Waaaaaaa
Ç2: Dinle, Seni nasıl Cindy Crawford'a benzeteceğimizi buldum.
Ç1: Şu buklelerin varya onlar yüzünden Tina Turner'a benziyorsun.
.....
Ç1: Onlardan kurtulmam gerekicek çünkü Cindy'nin hiç buklesi yok.
...........
Ç1: Ve bunun içine şu makasa, bir de şuna ihtiyacım var.
................
Ç1: Tamam, şimdi düz dur olur mu?
Ç2: Tamam.
10 dk sonra.
Ç2: Hala Cindy gibi olmadım mı?
Ç1: Hmm söylemek zor.
3 dk sonra
Ç2: Hazır mıyım?
Ç1: Iııııııı
Ç2: Ne oldu?
Ç1: Sinead O'connor'u sever misin?
Ç2: O kim ya?
Ç1: Süper bir kadın ya. Aynı anda hem şarkı söyleyebiliyor, hem de ağlayabiliyor.
Ç2: Bir süpermodel mi?
Ç1: Hmm, şimdi gitmem lazım senle görüşürüz sonra.

29 Kasım 2011 Salı

Eko Proje



Size Ela ile yaptığımız son projemizi tanıtmak istiyorum. Eko Proje. Bir güneşli gün Ela ile attık kendimizi dışarı. Bir sürü malzeme topladık. Aslında Ela topladı. Elindeki poşete taş, yaprak, dal, ıvır, zıvır, bir sürü şey topladı. Bir de kasa buldu dışarda.





Eve gelince önce kasayı masa yaptık kendimize. Sonra Ela başladı malzemeleri istediği şekilde kağıtlara yapıştırmaya. Tamamen kendisi. Kendi yaratıcılığı ile çok güzel 3 eser çıkardı. Bazen benden bir araba resmi veya bir fotoğraf kesmemi istedi yapıştırmak için ama gerisini kendi yaptı.







İşte çocuklar için hem yaratıcılığı tetikleyen, hem çok ucuz hem de eğlenceli bir oyun. Doğa ve evdeki kullanmadıklarımız veya kullandıklarımızdan az kalanlar her zaman değerlendirilebilecek oyun malzemeleri olabiliyor. Gerisi size kalmış.