10 Eylül 2010 Cuma

Eylül

En sevdiğim aydır Eylül. Sıcakların bitmesi, tekrar nefes alabilmek, herkesin şehre dönmesi, sosyalliğin, arkadaşlığın tekrar başlaması demektir benim için. Benim gibi sıcaktan çok nefret eden biri için sadece bu bile Eylül ayını güzel kılmaya yeter. Tekrar evde çay içebiliriz, çoraplarımızı giyip film seyredebiliriz, bir düzene oturtabiliriz hayatımızı. Bu sene Eylül ayı kızımızın inşallah sağlıkla doğacağı ay olduğu için daha bir güzel ve değerli benim için. Sabırla, her günü keyifle yaşayarak bekliyoruz kızımızı. Şu an balkonda keyifle çayımı içerken, hafif üşüyüp üstüme birşeyler almak, Ela'nın ve babasının aşağıda parkda karıştırdığı haltları bir yandan izlemek, bebekle ilgili son hazırlıkları düşünmek, gazetemi okumak o kadar keyifli ve hayatın küçük detaylarından zevk almayı hatırlatıyor ki, son günlerde aldığımız kötü haberleri de katarsak içine hayatın ne kadar o andan ibaret olduğunu birkez daha anlıyor insan. Geçmiş gerçekten bitmiş oluyor, gelecek ise bir soru işareti yani tüm gerçek o anda bitiyor. O anı yaşarken o andan keyif aldın mı gerisini takmayacaksın.

Her Eylül ayında, Ağustos ayında bozulan keyfim yerine gelir. Bu sene daha da hayatın değerini anlamış, daha da keyifliyim. Bu sene yapmak istediğim çok şey var. 2. bebekle tamamlanan ailemizle ilgili çok umutlarım var. Yaklaşan doğumla ilgili süreç de çok heyecanlandırıyor beni. Merak ediyorum ve sabırsızlanıyorum. Bugün çok keyifli bir moddayım, öyle işte.

--------------------------------------

Bir ekolüm var benim. Aşağı resimdeki kadının hayattaki çizgisini çok takdir ediyorum. Yüzündeki şefkate sahte diyebilirmisiniz. BM iyi niyet elçisi olarak kendi isteğiyle Pakistan'a gitmiş, kokuşmuş dünyanın ilgisini ordaki drama çekmeye çalışıyor. Bilmemkaçbin metrekarelik Hollywood evindeki kocaman pufidik yastığında rahat uyuyamıyor ve yardıma ihtiyacı olan yerlere gidiyor. Bununla da kalmıyor, Kamboçya'dan, Afrika'dan çocuklar evlat ediniyor. 3 çocuğun hayatını inanılmaz imkanlarla değiştiriyor. Beğenen var, beğenmeyen var ama bence onun imkanlarına sahip insanların yapması gereken şeyleri yapıyor bu kadın. Onunla aynı imkanlara sahip olsaydım aynen onun yaptıklarını yapardım, içimden geçen her türlü şeyi o gidip yapıyor bense oturduğum yerden sadece izleyebiliyorum. Ben de evi çocukla doldurur onların hayatlarına geri dönülmez fırsatlar yaratmaya çalışırdım. Afrika'ya, savaş olan ülkelere gidip özellikle çocukların elinden tutardım. Bir de bunun yanında filmlerde aksiyon oyuncusu olurdum:) Umarım bu tip insanlar çoğalır.

Doğum yaklaşıyor ya yükselen progesteron ile son günlerde saçmalıyorsam kusuruma da bakmayın. Herkese iyi bayramlar.

5 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Iyi bayramlar Esra! Her gunun boyle keyifli ve hayat dolu gecsin :)

Didem dedi ki...

esracim tommee tippee diye bisiler aratirken rastladim bloguna:)Hadi guzel haberlerini bekliyrz.. bilahare email de atacagimdir, opucuk

Nihal M. dedi ki...

kesinlikle bende çok seviyorum bu kadını en az brad kadar...
progesteron saçmalası değil bence çokda güzel yazmışsın...
iyi bayramlar sizlerede..

Adsız dedi ki...

Ya bugün, ya yarın... Ya da yarından da yakın!

escet dedi ki...

Hmm, bu kadar uzun ara vermemistiniz epeydir. Bebek geldi mi yoksa?