Sevgililer günü gelince televizyonlarda, reklamlarda bir tüketici çılgınlığına yöneltme başlıyor. Pırlanta reklamları, pahalı hediyeler bu günü pompaladıkça pompalıyor. İnsanoğlu parmağına taktığı pırlantanın bir elmas olduğunu ve o elmasın da aslında kömür olduğunu unutur. İnsanlar elmasın özünün kömür olduğunu unutup bunun için birbirini kırarlar, birbirlerine anlamsızca özenirler. Parmaklarına taktıkları zümrütün aslında kumdan başka birşey olmadığını, kumun içine bir mineralin girmesi ile oluştuğunu bilmezler. Böyle düşününce ne garip geliyor değil mi. Bu özel günlere anlam yüklememenin anlamı bende her sene gittikçe daha derinleşiyor daha da değişiyor.
Kömürle elmas birbiriyle tamamen aynı madde. Tamamen. Ama elmas olmak için çok sıkıntı çekmek lazım. Yerin dibinde kalıcaksın, inanılmaz bir basınç, inanılmaz bir ısı olucak. O sıkıntıda değişiceksin, değişiceksin ve pırıl pırıl bir elmas haline geliceksin.
Mevlana kömürle elması konuşturmuş. Kömür demiş ki : ''Sen de aynısın ben de aynıyım. Sen neden kralın tacındasın da ben burda sipsiyah duruyorum.''
Elmas demiş ki: ''E ben acı çektim.''
Kömür demiş ki: ''Ben ne olucam peki.''
Elmas demiş ki : ''Yan. Yanarsan etrafı ısıtırsın birişe yarar.'' demiş.
Bundan sonra da diyor ki Mevlana, kuvvetli olmak için, tutunabilmek, elmas olmak için acı çekmen lazım. Ancak sınavı geçersen değerli olursun, her geleni hayırla karşılarsan gelen kötülüğün senin için bir sınav olduğunu ve mutlaka bir nedeni olduğunu görürsen huzura erersin.
Konudan konuya atlayacağım gibi olacak ama anlayan anlar, bir haftadır 3 yaşında bir oğlu olan gencecik bir annenin kanserle savaşını izliyoruz. Hepimiz ağlıyoruz, hepimiz üzülüyoruz. Herkes işin ilik donörü olmanın ne kadar önemli olduğu kısmını, onun yanında olduğumuz, bu hastalığı yenmesi için dua ettiğimizi yazdı. Ben başka bir tarafından bakıyorum. Gamze'nin çok hassas bir noktada olduğunu biliyorum. Ama şu dakikaya kadar ben dahil binlerce insan ilik donörü olmanın nasıl olduğunu, ne yapılması gerektiğini bilmiyorduk. Ben dahil binlerce insan durup dururken buna ihtiyaç duymadık. Ama Gamze kadar hassas durumda bir kişi (3 yaşında oğlu olan bir anne) böyle bir hastalıkla karşılaşınca ülkedeki başda anneler olmak üzere, medya ve herkes buna tepkisiz kalamadı. Hepimiz Gamze'nin kurtulması için neler gerektiğini öğrendik. Şimdi Gamze sayesinde belki ilik bekleyen binlerce hastadan belki daha kaçı daha ilik nakli şansına kavuşacak. Ben bunu mutlulukla karşılıyorum. Herşeyin bir nedeni olduğuna inandığım gibi herkesin de bir misyonu olduğuna inanıyorum. Gamze'nin inanılmaz bir misyonu var. Hasta olan binlerce kişi ona dua ediyor, umut kapısı araladığı için. Anne olan binlerce kadın ona dua ediyor, evladından ayrılmasın diye. Ben Gamze'nin bu hastalığı yeniceğine inanıyorum. Yenerken de öyle bir değişecek ki, sonunda elmas olup parlayacak. Kalbimiz seninle Gamze. Sevdiğine biranönce kavuşman dileği ile.
6 yorum:
Esracım sana katılıyorum insanlar bir maden parçasına ya da ömrü kısa olan bir çiçek için mutlulukları ile oynuyolar ve asıl mutluluk saglıklı olmak oldugunu unutuyolar gamze de bize bunu hatırlattı böyle büyük bir destek kampanyasında olduğumu bilmek beni huzurlukılıyor en kısa zamanda sadece gamze için degil iliğe ihtiyacı olan herkes içinkan vermeye gidicem
Ben de başından bu yana hep Gamze'nin bu misyonu yüklendiğine ve iyileştiğinde de bu konuda birşeyler yapacağına inanıyorum. Ve nedense Atakan'ın da ilerde doktor olacağını düşünüyorum başından beri. Bu kampanya sayesinde binlerce insan yeniden hayata döner inşallah.
Hikayeyi çok sevdim . Ne güzel ifade etmişsin.
Bu kamanyanın bir çok kişiye umut olduğu kesin , umuyorum Gamze'de bu destek ve moralle saglıklı günlerine geri dönecek
eline, ağzına, aklına sağlık:)sevdiklerimizle sağlıklı dakikalarımız kutlarız biz de bu gün ekoannem:)
esraa ağzına sağlık ne güzel ifade etmişsin. elmas olacak gamze gerçekten ve berebaerinde bir sürü elmas yaratacak belki
ne güzel yazmışsın Esracım, çok güzel bağlamışsın konuları. inşallah iyileşecek, inşallah herşey daha iyi olacak.
Yorum Gönder