19 Şubat 2012 Pazar

ECE 17 Aylık

Şu sıra işler ve çocuklarla hayat o kadar koşturmacalı geçiyor ki bazı işleri mecburen aksatıyorum. Blogumla yazı yazmak çok istememe rağmen eskisi kadar sık yazamıyorum. Şubat ayı aileden bir kayıp, zorunlu bir seyahat, kar ve kış koşulları ve işlerin yoğunlaşması ile nasıl geçtiğini anlamadığım bir zaman oldu. Bu arada da bir baktım Ece 17 aylık olmuş ve tek tük konuşuyor.

Geçtiğimiz ay içinde gelişiminde en önemli şey söylediği kelimelerdeki patlama oldu. ''anne, baba, kuu (kuş), dede, abba, düştü, bippi (bitti), döktü, otuyma'' duyduğumuz çok net kelimeler. Bir de konuşup da bizim anlamadıklarımız var. Ama görüyoruz ki bu süreç de hızlı öğrenmeye başladı ve hergün yeni kelimeler ekleniyor. Ben de elimden geldiğince görsel materyalle bunu desteklemeye öğretmeye çalışıyorum.



Oyun grupları ile buluşmamız devam ediyor ve Ece için bu çok güzel oluyor. Haftada bir gün de bir oynama grubuna SmileKids'e gidiyoruz. Zaten Ece evde durmayı hiç sevmiyor. Ben de çalıştığım vakitlerden arta kalan (ya da bir denge kurmaya çalışıyorum diyelim) tüm vakitlerde onu dışarı çıkarmaya çalışıyorum. Bir gün çıkmasa paltosunu alıp geliyor ve onu dışarı çıkarana kadar zorluyor. O kadar isteklerinde kararlı. Ela ile aralarındaki en net fark bu sanırım. Ela çok rahat ikna olup başka eğlenceli birşey yapmamıza karar verirdi. Ece öyle değil, kafaya birşeyi taktığı zaman onu bize yaptırtıyor. Yine de Ela'dan çok daha sakin ve kolay bir bebek diyebilirim. Hafiften toddler'lık amareleri gösterip inatçı kesilse de düzenini bozmazsak çok uyumlu bir bebek oluyor.



Günler öyle böyle geçiyor. Şu sıra hayatımdaki değişikliklerden, tekrar iş hayatına yoğun dönmekten dolayı çok mutluyum. Üstelik artık emeğim olan herşeye imzamı atabiliyorum. Geçtiğimiz ay bakıcımızın geri dönmesi de beni rahata kavuşturan bir başka etken tabii ki. Artık Ela büyüdüğü için onu pek yazmadığımı farkettim. Bir yazı da ona ayırıp yakında cimcimeliklerine anlatırım artık. Bugünlük Ece hanımın eşşek kadar toddler olduğunu haber vermemiz yeter sanırım.