- Ela oyun insanına dönüştü. Herşeyi oyuna çevirirsen tamamen uzlaşmaya gidiyor. Son 2 haftadır yatağında kendi kendine uyuması ile uğraşıyorduk ve çabalarımız sonuç verdi. Ela artık 2.5 yaşında itiraz etmeden yatağına gidip yanından ayrıldığımızda laf etmeyerek kendi kendine uykuya geçiyor. Dünya varmış diyorum. Ece ilk doğduğu zamanlar cocayla her akşam birbirimizin yüzüne bakardık, bu akşam sen uğraş diye. Artık sakinleştik, her akşam beraber yatağına gidiyoruz. Bir kitap okuyup ışıkları söndürüyoruz, sonra bir iki şarkı söyleyip biraz konuşuyoruz. Sonra onu öpüp ''biraz sonra tekrar geliceğimi söyleyip'' gidiyorum. Arada bir itiraz oluyor babası ile arasıra odasına gidip biraz konuşup dönüyoruz. Artık alıştı 2 haftadır kendisi uyuyor. Şu sıralar Ela da çok daha sakin çok daha keyifli bir çocuk. Kardeşinin ilk doğduğu zamanki travmayı atlattık artık. Ece'nin varlığına da, kardeşi olduğuna da alıştı.
28 Şubat 2011 Pazartesi
Ece ve Ela'dan Son Durumlar
- Ela oyun insanına dönüştü. Herşeyi oyuna çevirirsen tamamen uzlaşmaya gidiyor. Son 2 haftadır yatağında kendi kendine uyuması ile uğraşıyorduk ve çabalarımız sonuç verdi. Ela artık 2.5 yaşında itiraz etmeden yatağına gidip yanından ayrıldığımızda laf etmeyerek kendi kendine uykuya geçiyor. Dünya varmış diyorum. Ece ilk doğduğu zamanlar cocayla her akşam birbirimizin yüzüne bakardık, bu akşam sen uğraş diye. Artık sakinleştik, her akşam beraber yatağına gidiyoruz. Bir kitap okuyup ışıkları söndürüyoruz, sonra bir iki şarkı söyleyip biraz konuşuyoruz. Sonra onu öpüp ''biraz sonra tekrar geliceğimi söyleyip'' gidiyorum. Arada bir itiraz oluyor babası ile arasıra odasına gidip biraz konuşup dönüyoruz. Artık alıştı 2 haftadır kendisi uyuyor. Şu sıralar Ela da çok daha sakin çok daha keyifli bir çocuk. Kardeşinin ilk doğduğu zamanki travmayı atlattık artık. Ece'nin varlığına da, kardeşi olduğuna da alıştı.
26 Şubat 2011 Cumartesi
Salıncakdan Kim Düştü?
25 Şubat 2011 Cuma
Sarkozy ile tanıştım
En son ünlü görme olayım kardeşimle yazın bir otelin cafesinde kahve içerken olmuştu. Sanırım 2 yaz önceydi. Kahvelerimizi söylemiş bildiğin geyik yapıyorduk. Bir adam geldi yüzünde de kirli sakal vardı, arkasında da bir sürü insan.
Ben: *fısıldayarak* Şu adam aynı Kenan Doğulu'ya benziyor!
Kardeşim: Çünkü o Kenan Doğulu, ileri zekalım.
Ben: Hadi ya! Çok küçük görünüyor. Sanırım onu döverim ben.
Ve kesinlikle dövebilirdim. Ama yemek için ordan acele ayrılmamız gerekti. Tabii dövüceğimden değil. Kimseye el kaldırmam ki ben. Ama tüysükletti valla.
Bir de Pelin Batu'nun canlı yayında uyuduğu sahneyi gördünüz mü. Çok komik.
23 Şubat 2011 Çarşamba
Süpersonik Biberon
19 Şubat 2011 Cumartesi
İçimizden Birine Veda
16 Şubat 2011 Çarşamba
Sen Ne Zaman Büyüdün ECE?
- Ela'nınsa merak güdüsü nedense yatma saatlerinde açığa çıkıyor. Işıklar söndükten sonra binbir türlü konu merak ediliyor. Dün ışıklar neden yanıyor konusunu irdeledik. Ondan önceki gün burası apartman mı? Neden apartman? Neden yatıyoruz? konularına daldık. Saldık gidiyoruz işte öyle. Bir tane daha çocuk yapıcam, RÜYAMDA tabii.:)
15 Şubat 2011 Salı
Tron Harikası
14 Şubat 2011 Pazartesi
Arabanın Yanındaki Siyah Sürtük!
Düş Yakamdan Günü
11 Şubat 2011 Cuma
Ela TAAAM 31 Aylık
10 Şubat 2011 Perşembe
Golden Globe
Dün akşam oturdum ''Golden Globes'''u izledim. Çok oldu o biteli demeyin, ancak vakit bulabildim. Kafam boşalsın diye izledim yani. Neyse Ricky Gervais'in ''Golden Globes'' monologuna şahit olmaktan ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Çok komikti, evet, en komiği ise Hollywood'un öfkeli reaksiyonuydu. Beni çok eğlendirdi gerçekten, hem kim bir grup ayrıcalıklı insanın mütemadiyen kendilerini ve birbirlerini kutlamasını, pohpohlamasını ve ödüllendirmesini görmek istemez ki? Bütün dünyaya da cici bici giyinip sükse yaparak ve Amerika'nın her türlü özel gününü, özel tarihini, bayrağını, donunu, ıvırını zıvırını provoke ederek milyonlar kazanarak seyrettiriyorlar. Kim orda olmak istemez. Neyse konuşma ne kadar rahatsız edici ve kaba olduysa ben o kadar çok hoşlandım. Şimdi burda dürüst olalım, eğer Ricky Gervais'i bir kırmızı halı öpme ödüller şovunda sunmak için işe alıyorsan, evcil ve eski okul şakalarından yapmasını, ..... öpmesini veya müzik yapmasını bekleyemezsin. Ricky Gervais'i canlı gördünüz mü? Şimdi o da kim diyenleriniz de vardır, aslında hiç önemli değil. Siz dinleyin. Eğer o muameleyi yani şaka veya müzikal gibi yağcı muameleyi görmek istiyorsan Billy Crystal'i getirceksin. Bunun yanında bu komedi sürerken ben relatif olarak evcil olduğunu bile düşündüm. Tarzını biraz yumuşattı. Artı Alec Baldwin amca o kadar acaip güldü ki kendi üstüne işeyecekmiş gibi görünüyordu. Micheal Jackson'ın klibindeki gibi eli sürekli kayıyordu. Bizim ülkenin erkekleri de yapar öyle, çekiştirirler donlarını üstten, sanki etrafda kimse yokmuş gibi. Korkunç.
Eğer Hollywood'un gelişigüzel şekilde hakaretle kavrulmasını istiyorsanız, South Park çocuklarının sunmasını sağlayın. Ricky'nin tekrar dönmesi için yalvarırsınız.
Gerçekten, bu ödül törenlerinin izleyenler için daha katlanılabilir olmasını istiyorlarsa yeni kategoriler yaratmaları gerekir. Mesela ''en fazla abartılmış aktör'' veya “en kendini beğenmiş yönetmen” ve ''dünyada bu kadar aç varken boşa sarfedilen en büyük milyon dolar'' ödülleri. Muhtemelen ''estetikle en gelişmiş bölge'' ödülü veya ''en abartılmış insan'' ödülü de koyabilirler. Ki bu sonuncu kesinlikle Tom Cruise'a verilebilir. İşte o ödül törenini izleyebilirim.
9 Şubat 2011 Çarşamba
Ela'nın Masalı
Sütüphane
8 Şubat 2011 Salı
Annelik Hiperaktivitesi
Selam, Esra.
Son dikkatimin dağılmasından sonra 5 dk geçti.
*alkışlama*
Ooh, parlak bir şey!
Balık gibiyim.
Başka böyle hisseden var mı? Geçen gün kendime 30 dakika ayırdım - mutluluk dolu, kesilmeyen kalbim ne isterse yapabildiğim 30 küçük dakika. Fakat ne yapmak istediğim üzerine enerjilerimi odaklayamıyorum. Çok seçeneğim vardı! Bir dergi okuyabilirdim, bir banyo yapabilirdim, küçük bir uyku uyuyabilirdim, çocuklarımla dışarıda gezebilirdim, maillerime bakabilirdim, yazı yazabilirdim, izlemek istediğim birşey izleyebilirdim....liste sonsuzdu.
Bir sürü işi bir arada yapmak istiyorum. Birini yaparken aklım öbüründe kalıyor. Eskiden de multifonksiyonel birisiydim, çalışırken bile bir sürü işi birarada yapardım ama şimdi hayatım öyle oldu. O yüzden dingin olamıyorum, kafam sürekli tilkilerle. Bende artık annelik hiperaktivitesi var.
Ne?
Bir seferde tek birşeye odaklanamıyorum - bir kaç şeyi birarada yapmak zorundayım. Biliyorum kadınlar daha çok multifonksiyonel ve ben de buna tam olarak uyuyorum. Şu anda mesela, birçok pencere açık, blogları okuyorum bir sürü farklı konuda, yazı yazıyorum, birşey çizmeye çalışıyorum, Dexter izliyorum ve kocamla arada bir sohbet ediyorum.
Fakat, daha fazla gerçekten daha iyi mi? Bence bazen dikkat dağılmaları iyi ama bazen gerçekten çok dikkat dağıtıcı oluyor:) Nasıl daha iyi odaklanabilirim? Eğer her aklıma gelen şeye o anda başlamazsam, hiçbiri yapılamayacakmış gibi geliyor. İşler bittiğinde hoşuma gidiyor ve birşeylere başlamayı sevmiyorum. Eşim tam tersi. O yeni şeylere başlamaya bayılıyor ama sonra ilgisi dağılıp biryerlerde bırakabiliyor. Ama konsantrasyonu çok yüksek. Tek birşeye konsantre olduğunda bizi bile duymaz. Bende annelik hiperaktivitesi var ve geçeceğini sanmıyorum.
Kendinden Emin Çocuklar
4 Şubat 2011 Cuma
Bir Kadının Ölümü
1 Şubat 2011 Salı
Belki Çocuk Bile Yapmazdık
Sorumlulukda Daha İyi Olsaydık Belki Çocuk Bile Yapmazdık
Kim bu işden sorumlu gerçekte? Öğretmenler mi. Çocukları okula yazdırmayı unutmadıysanız öyle. Yoksa kediler. Eğer ev kediniz yoksa, geleceğimiz olan çocuklara sorumluluk öğretme görevi size düşüyor. Yani temelde hepimiz ayvayı yedik.
Yediğimin uzmanları çocuklara sorumluluğu öğretmenin en iyi yolunun bir ebeveyn olarak güzel bir örnek olmak olduğunu söylüyor ama dürüst olalım bu hayvan gibi iş gerektirir ve ben de bunun yerine çocuğunuza ailedeki sorumluluk sahibi olanın o olduğunu bir seri dersi dramatize ederek aşılamayı öneriyorum.