30 Ağustos 2009 Pazar

Mikroplar Zıplayamaz..

Yeni bir temizlik takımım var. Hiçbiri doğaya zararlı madde içermiyor. İnsan sağlığına zararlı kimyasal içermiyor. Zaten aklımda herşeyi doğal ve bitkisele çevireyim vardı. Mikroplar zıplayamaz'ı açıklayan bu domestos yazısıyla bende bir ışık yandı ve hemen bir araştırma ile herşeyi çevirdim.. Önceden kozmetik ürünlerimi bitkisel olanlarla çevirmiştim belki birgün onları da yazarım, şimdi de temizlik takımımı yeniledim. İşte kazananlar.17 tl'ye aldım. Sulandırarak kullanıyorsun. Uzun süre gidiyor. Amway'in ürünlerinin özelliği çok küçük miktarlarda kullanılabilmesi.

Loc-Çok amaçlı temizleyici - Suyun zarar vermediği her türlü zemin için muhteşem bir temizleyici. Amway ürünleri ile birlikte satılıyor. Ben çok beğendim.. En basiti içim Ela'nın yeri yalaması konusunda bile rahat. Bu ürün o kadar güvenliki bana demo yapan arkadaşım gözümün önünde bir kapak içti.. Hiç bir zararı yokmuş.
Bu ürün aynı zamanda iyi bir leke çıkarıcı gibi kullanılıyor. Zorlu bir lekeye hafif döküyorsunuz. Çok güzel çıkarıyor.


13 tl'ye aldım. 1 kapağa 3 kapak su oranında sulandırarak kullanıyorsun.

Loc Plus- Mutfak temizleyici -Mutfaktaki ocak, lavabo, tezgahın üstü gibi her türlü mutfak yüzeyinde kullanılıyor. Cok yogun oldugu icin sulandırılarak kullanılıyor. Püskürtmeli bir kutuya koyup fısfısla kullanıyorsunuz. Kullanıyorum çok memnunum.

Ben Aggroland'den 10 tl'ye aldım. İnternette genelde 11 tl'ye satılıyor.

Sonett- Organik Sıvı El Sabunu - Bu ürün gibi çok ürün var. Ben Sonett'in bu el yıkama sıvısını kullanıyorum. Aggroland'de satılıyor. Organik bir ürün. Hamileyken işyerindeki sıvı sabun ellerimde yara yapmıştı. Benim için çok önemli.
Klar - Bulaşık yıkama toz deterjanı - Ben memnun kaldım. Bulaşıklarda leke bırakmıyor. Herşeyden önemlisi kimyasal kalıntı olmaması bile insanı çok rahat ettiriyor.
Sonett- Çamaşır yumuşatıcısı - Üzerinde ölçeği yazıyor. En çok kimyasal kalıntı yumuşatıcıdan geçiyormuş çünkü son suda ekleniyormuş. O yüzden çok önemli. Ürün Aggroland'lerde satılıyor.
Sa8 - Leke Çıkarıcı Sprey - Amway'in ürünlerinden biri. Yıkamadan önce zorlu lekelere sıkıyorsunuz. 5 dk sonra makinaya atıyorsunuz. Yıkanıyor, mis gibi de çıkıyor.
Sa8- Baby Toz Çamaşır Deterjanı - Yine Amway'in ürünlerinden doğaya ve insana zararı yok.. Oh artık içim rahat.

Ela'ya da bitkisel Aisha'nın ürünlerinden aldım. Erba Organics'in de ürünleri Türkiye'de satılıyor. Bebekler için çok başarılıymış diye duydum. Yok şu ürünün içinde az varmış bu daha zararlıymış diye düşüneceğime bitkisel ürünler kullanmayı tercih ediyorum.
Hem toprağımızı, suyumuzu kirletmemenin verdiği birazcık olsun rahatlama var. Hem de kızımın ve ailemin kimyasallarla mümkün olduğu kadar temasını kesmenin verdiği haz. Sizlere de yardıma hazırım. Sırada birkaç konu daha var kafayı taktığım, annelik insanın bilinç düzeyini yükseltiyormuş. Ya da bende yükseltti diyebilirim.

P.S: Ela bugün bulaşık makinasını boşaltmama yardım etti. İnanamıyorum çabasına tek tek tabakları bana verdi. Fırsat verirsen minikler herşeyi yapabiliyor.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Patronum 76 cm'lik bir cüce

Ela'nın vücudunda anlamsız kırmızı benekler oluştu. Ateşi de yok. Aldık doktora götürdük. Ne menem bir böcekse bizi yemeden kuzuyu yemiş. Allahdan mikrobik değilmiş. Bir böcük gözüne kestirmesi olayı yani..

Gitmişken boy pos bir muayeneden geçti bizimki. Boyu birbuçuk ayda tam 3.5 cm uzayarak 76 cm olmuş. Hep tiny miny takılırken birden %60'a cıktı persentilimiz.. Deniz güneşin faydasını gözle görüyoruz. Kilosu da 600 gr artarak 9.900 gr olmuş. Yani serpilmiş bizim kız. Zaten kilo olarak kilolu bir bebek değil. Olmasını da istemiyorum, sağlıklı olsun yeter ama tatil baya yaramış bizimkine..
Ela'nın ağzındaki tüm dişler birbiriyle çıkmak için yarışıyorlar. Heryerden bir dişi fırtlıyor. Sayamadım bile.. Bu garip gurup hareketlerini sürekli dişlere bağlıyoruz ama bakalım.

Bunun dışında fena halde grip olduğum için fena halde bayık bir durumdayım.. Patronumun sözünü dinlemekte zorlanıyorum.. Sürekli meme, sürekli attaa.. Aaa benim de bir canım var.. Haklarımı gözden geçiricem.. Annelere de hak istiyoruuuzzzz..

25 Ağustos 2009 Salı

Lö Kreatif

Bu ödülü kazanmamda katkısı bulunan kızım Ela Naz'a, cocama, hayatımı kolaylaştıran anneme, işleri yapan ve bana biraz vakit sağlayan Ayşe ablaya, bu ödülü bana gönderen Füsun'a ve en başta da bilgisayarıma teşekkür ederim. Sizler olmasaydınız bu ödülü kazanamazdım. Çok gururluyum..

Öncelikle bu mim'i kim uydurduysa tebrik ediyorum. Bu ödülü kendisine vermek isterim..
Sonra kurallar varmış. Bu logoyu üste koyucaksınız kardeşim, sonra ödülü veren kişinin linki olucakmış. Sonra da kendimiz hakkında 7 ilginç şey yazıcakmışız. Bakalım bunu nasıl başarıcaz.

1. Tatlı yemem, kızartma yemem, abur cubur paketlenmiş gıdaları eve sokmam. Kırmızı eti çok az yerim. Acaip otla besleniyorum. Bol da meyve yiyorum. Ama hala şişmanım süper dimi..

2. Hiç kadınsı değilim. Romantik değilim. Nerdeyse hiç makyaj yapmıyorum. Ama hala güzelim süper dimi:)

3. Kar maskesi, yapay tırmanma duvarı ve raftinge karşı takıntım var. Kar maskem yok ama hep bakarım. Yapay tırmanma duvarlarında gözüm kalıyor hiç tırmanmadım. Her yaz rafting yapmak istiyorum henüz yapamadım. süper dimi:)

4. Hamileyken çok salaklaştım. Elektrik faturamı arkadaşımın hesabına yatırdım. Kameralı olduğuna emin olarak Amerikanya'dan kamerasız bir bebek telsizi getirttim. Cocanın beni terkedeceğini düşündüm. Bir Harry Potter kitabını okuyup ağladım. Kimbilir başka neler yapmışımdır.

motorcu esra

5. Çok dağınığım. Dünyanın en dağınık ailesi ünvanına sahip olabiliriz. Bİr otel odasına gittiğimizde 15. dakikada odada bavulumuz bombayla patlatılmış gibi eşyalarımız heryere saçılır. Çok şükür arkamı toplayanlar var.

6. Sıcaktan ve yazdan nefret ederim. Güneşe bile çıkmam. Kışın palto giymem. Yazın geçsin diye günleri sayarım.

7. Çok maceraperestim. 28 yaşında başladığım surf'e bayılıyorum. Adrenalin içeren tüm sporlara karşı ilgim var.. İşin ilginci yapmaktan da korkuyorum:)

And the oscar goes too Zeynep'in annesi Neslihan, Mert'in annesi Yeşim ve Melisa'nın annesi Meral'. Hayırlı olsun.

23 Ağustos 2009 Pazar

Sakin bir Tatil!!!

İnsan kendisi hakkında bazı şeyleri 30'undan sonra farkedebiliyormuş. Okumayı çok sevdiğimi biliyordum ama yazmayı sevdiğimi bilmiyordum. O kadar çizmeyle kafayı bozmuşum ki kalemi elime aldığımda daha önce yazmamışım. E okuma ile de çok uzak sayılmaz. Cümlelerle aram iyiymiş. Şimdi alıştım yazmaya tatilde çok özledim.
Ela'nın tek sakin hali (yine de hareketsiz değil)

2 senedir beraber tatil yapamadıgımız cocayla beraber tatile gitme imkanı bulduk. Ailecek birbirimize ve uykuya bol bol vakit ayırma imkanımız oldu. Her sabah erkenden soluğu denizde alıyorduk. Coca Ela ile denize girmeye bayılıyor. Beraber çok güzel vakit geçiriyorlar. Komik oyunlar oynuyorlar. Ela da sanırım ailemizin genel karakterine adapte olup geyik ve espri anlayısına sahip bir çocuk olacak.

Başka bir anne kıyafeti ile

Artık her söylediğimizi anlıyor. Bezini getir diyoruz getiriyor. Geçen gün babası bir trombolinin üstüne bıraktı ve hadi kızım ortaya git dedi.. Ela ortaya gidince nerdeyse soyut bir kavram olan ortayı bilmesine inanamadık. Tamamen taklit moduna girdi, yürüyüşümüzü bile taklit ediyor ki bence çok komik. Çöpe at diyoruz gidip elindekini çöpe atıyor. Bugün ıslak mendilini getir demiş babası içi boş ıslak mendili babasına götürmüş. Ben hala kendi kafamda herseyi anlayabildigini reddediyordum sanırım ama Ela gercekten herseyi anlıyor. Bundan sonra onun yanında onunla ilgili hicbirsey konusmamak lazım. Hemen kullanıyor. Güzel bir tarafı var, herseyi oyunla yaptırabiliyoruz. Doğduğundan beri en keyifli vakitleri şu sıra geçirtiyor bize. En yakın arkadaşları su damacanası, elektrik süpürgesi ve cep telefonu ali. Su damacanası en favori arkadaşı fırsat buldukça üstüne tırmanıyor.
Tatilden kopup neler anlattım ama tatilde biz çok özel şeyler yapmadık. Sadece sakince birbirimize vakit ayırıp Ela ile eğlenmeye odaklandık. Sıcak havayı oldum olası sevmem o yüzden gündüzleri bol bol uyuduk. Ela denize çok alıştı. Geldiğimiz gün kendi kendine beline kadar denize girdi ve sonra çıktı. Temkinli ama cesaretli yapısı ve yapmak istediğinden ağlayıp mızmızlanmadan hiç vazgeçmemesi çok hoşuma gidiyor. Babası ile benim düşmesini, suratına deniz suyu çarpmasını ve daha birçok şeyi önemsemeyip onu yerden kaldırmamamız, herşeyi doğala vurmamız onu da çok rahat yaptı. Çok defa düşüyor ve hemen kalkıp devam ediyor.

Meme Kaçakçısı Ela

Ela yeniden memeye dönüş yaptı. Bir ara dış dünya daha çok ilgisini çektiği için memeyi azaltmıştı. Şimdi kafayı bulana kadar emiyor. Heryerde memme diye çekiştirmesi bazen beni zor durumda bırakıyor ama çok tatlı bir ilişkimiz var. Önümüzdeki aylarda bırakmasını düşündüğüm zaman nasıl yapıcam bilmiyorum ama şu sıra ikimizin de keyfini bozmak istemiyorum.

Tatil bitti eve geri döndük. İnsan evini, yastığını, yatağını şehrini özlüyor. Ben de buraları özlemişim şimdi kaldığımız yerden hayata devam.. Ela'nın uydusu olmuşuz yörüngede takılıyoruz.

18 Ağustos 2009 Salı

MiM..


Ben bu mim denen şey nedir bilmiyordum. Eğlenceli bir aktiviteye benziyor:) Neyse tatilde de olduğumuz için bir aradan istifade mim aktivitesini yapalım bari.. Yeşim arkadaşım beni mimlemiş başlıyorum.

Mutfak : Ben mutfağı sadece işime gelince seviyorum sanırım. İtiraf ediyorum benim kadar yemek yapmayı sevmeyen bir kadın yoktur sanırım. Ama cok spesiyal yemeklerim vardır, abuk subuk cılgın dünya mutfaklarından bulup yaptıgım onları yapıyorum. Bir de simdi tatlı kuzumun yemeklerini yapıyorum.. Birtek annelik bana yemek yapmayı sevdirir oldu. Ela'dan önce cocayla beraber mutfaga girer birseyler yapardık, veya ben pratik yemekler yapardım. Ela'dan sonra bir yardımcımız oldugu icin hic yemek yapmaz oldum. Ama tabi Ela'ya hergün sebze yemeği, güzel bebek yemekleri yapıyorum. Bu arada yemek yapmayı sevmememe ragmen yaptıgım yemekleri güzel yaparım. Çünkü az sayıda yemek yaptıgım icin icimden geldiginde güzel yemek yapıyorum. Neyse mutfak cok yakın arkadasım degil malesef. Saydım bu paragrafta 11 kere yemek demişim. Boş mu konuşuyorum ben acaba..:)

Temizlik : Aman allahım bu konu daha karısık. Evin temiz olmasını cok seviyorum, ama temizlik yapmayı da sevmiyorum. Sanırım ev işleri konusunda annemin bana yıllarca hicbirsey yaptırmaması, " aman sen dersini çalış, ev isleri yapmana gerek yok" lafları beni o kadar evislerinden uzak yaptı ki simdi de alısamıyorum. Allahtan bu konuda daha önce haftada bir gelen, Ela'dan sonra haftada 3 gelen yardımcımız sayesinde bu konu da benim yapmadığım ama zevkini cıkardıgım konular arasında. Çok şükür.

Film, kitap, sosyallik: Hah işte zevkli konulara gelelim. Bu 3'ü tam bana göre. Cocayla sinemaya çok giderdik. Doğumdan 2 gün önce bile ben özel hamile sinema ekipmanımla birlikte (sırt yastıgım ve ayak pufum) sinemadaydım. Ela'dan sonra pek gidemiycez diye çok üzülüyordum. Ama bitanecik annem sagolsun. Hala her ay 1 -2 kere sinemaya gidebiliyoruz. İlk dogdugunda sütümü sagıp bırakıyordum gene de sinemama gidiyordum. Bazı filmler gercekten sinemada güzel izleniyor. İşim de gereği efektli, bilim kurgu filmler benim için izlemesi çok zevkli oluyor. Onun dışında Ela çok güzel uyuyan bir bebek olduğu için çok minikliginden beri akşam 8:30'dan sonra cocayla birbirimize evde de vakit ayırabiliyoruz. Türk tv'nu nerdeyse hiç seyretmeyiz. Beraber çok sevdiğimiz dizilerimizi seyrediyoruz. Sürekli takip ettiğimiz Lost, 24, Prison Break, Smallville, Galactica, Desperate Housewives yanında çerezlik cnbc-e ve comedy max dizileri de bebek sahibi olduktan sonra akşamları bir bebekli çift için harika aktiviteler oldu.

Kitap konusu benim için çok hassas. Aynı anda 3 kitap okurum ben. Bir tanesi yatagımın basucunda olur ve her aksam uykuya gecmeden okudugum kitaptır. Bir tanesi salonda durur ve genelde okurum biri de cantamda gezer ve dısarda her vakit buldugum yerde (ela uyuyunca onu beklerken en cok) okurum. 3 tane birden okuyorum çünkü birini okurken diğerinde aklım kalıyor. Sırada bekleyen de bir sürü kitabım var. Tam bir kitap kurduyum diyebilirim. Birçok konuda da merak ettiğim kitaplar vardır. Bu kitaplar da kesmez beni sürekli internetten de okuyorum bir sürü şey. Neyse umarım Ela da benden etkilenir ve iyi bir okuyucu olur.

Sosyallik; Ela doğduğundan beri hızını biraz kesmek zorunda kaldığımız bir konu ama yine de son bir kac aydır Ela bakılması daha kolay bir hal aldıgı icin daha cok sosyallesebiliyoruz. Eskiden cok sık seyahat ederdik gectigimiz sene leylekler cocayı havada görüp sürekli yurtdısına tasındıgı icin ve tabi ben memede bir bebekle yaşadığım için daha az gezebilir olduk. Yine de 4-5 kere Ela'yı anneme bırakıp kayağa ve günübirlik biryerlere gidebildik. Onun dışında Ela ile de birkac kere yurtiçi seyahatimizin yanında bir de totomuzu kırıp oturamadık 9 aylıkken Prag'a gittik. Kışın zaman zaman arkadaşlarla birbirimize gidiyorduk. Malum çoğu arkadaşımın da bebegi var daha kolay sosyalleşiliyor. Onun dışında bizim için sosyallik kavramı şeklini çok değiştirmedi.
Çok sevdiğim spor yaşantıma istediğim gibi devam edemiyor olmam beni biraz yoruyor. Çünkü ben ki 9 aylık hamileyken bile eliptik bisikletin üstüne cıkmadan duramazdım şimdi gercekten Ela'yı birine bırakıp spora gitmenin zorlugu dolayısıyla spor yaşantım biraz durakladı. Bu sene bunu da en azından bir plana oturtmayı çok istiyorum.
Saksıda Ela yetiştiriyoruz..

Ela ile aktiviteler: Ela çok hareketli, aktif bir çocuk. Onunla her aktvite zevkli. Çünkü artık herşeyi daha güzel anlıyor. Bizimle çok güzel iletişim kurup ne istediğini bize anlatabiliyor. Onu bu yaz çok denize götürmeye çalıştım. Nitekim çok güzel adapte oldu, babası ile deniz keyfine bayılıyor. Ankara'dayken gündüzleri bol bol dışarı çıkıyoruz beraber. Çoğu zaman yanında olduğum için de bu hiç zor olmuyor. Beraber parklara, AVM'lere, Play Barn gibi oyun aktivitelerine gidiyoruz. Başka çocuklarla birarada bulunacağı aktiviteler yaptırmaya çalışıorum. Bu onun gelişimini çok olumlu etkiliyor. Akşamüstleri bisikleti ile dışarı çıkıyoruz. Babasıyla çok oyun oynuyorlar. Babası Ela için çok güzel aktiviteler buluyor. Gelişimi için güzel olabilecek oyunlar araştırıp beraber yapmaya çalışıyorum. Kısacası Ela ile hayat çok zevkli. İyiki doğurmuşum.

Ben de Füsfüs'ü mimliyorum hadi bakalım..

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Milestones...

Ela'nın doğumundan itibaren bir blogum olmadıgı icin ilk zamanlarına ait kayıtlarımın olmadıgını farkettim. Bu nedenle biraz bu bilgiler kaybolmasın, kızım da büyüyünce görebilsin diye Ela'nın gelişimi ile ilgili tüm mihenktaşlarını buraya kaydetmek istedim..

40. haftasının dolmasıyla birlikte Ela 10 temmuz 2008 persembe günü 3.915 kg lık bir bebek olarak dogdu. Ela'ya hamileyken karnım o kadar devasa büyüdü ki bir insanın bu kadar büyüyebilecegine inanamazdım.. Amniyon sıvısının fazlalılıgı ve Ela'nın büyük bir bebek olması dolayısıyla sokakta yürürken insanlar elleriyle gösterirlerdi karnımı.. Cok cok cok büyümüştüm..


Milestones:
Yüzüstü yatarken başını kaldırıp obur tarafa cevirmesi - 1 günlük
Göbek bağı dusmesi - 6 günlük
Kolik baslaması - 3 haftalık
İlk gülümseme - 4 haftalık - 7 agustos
Sese doğru bakma - 8 haftalık
Gözle takip edebilme - 9 haftalık
Eli ile ağzını bulma ve ağzına sokma - 10 haftalık
Biz gülünce gülme - 11 haftalık
Karnının ustunde kafasını kaldırıp bir sure durma - 11 haftalık
Kolik bitimi - 11 haftalık
Önden arkaya yuvarlanarak donus - 18 kasım - 4 aylık
İki yone yuvarlanarak donus - 29 kasım - 4.5 aylık
Tek eliyle biberonu tutması - 5 aylık
Kendi ismine donup bakması - 5 aylık
Emekleme pozisyonuna kalkması ve sallanması - 25 aralık - 5.5 aylık
İlk disi cıkması 27 ocak - 6.5 aylık
Emekleme 6 subat - 6.5 aylık
2. disi cıkması - 7 aylık
Ayakta durması 26 subat - 7.5 aylık
3. ve 4. disi cıkması - 8 aylık
İlk tırmanma - 8.5 aylık
Çorabını kendi eliyle cıkarması - 8.5 aylık
Kumandayı eline alıp tv ye bakması - 9 aylık
sıralaması - 23 nisan - 9.5 aylık
Ayaktayken dusmeden oturabilmesi - 10.5 aylık
Köpek haflaması sesi - baba- dede - meme gibi kelimeler - 11 aylık
ilk kendi kendine yürümesi - 11 haziran - 11 aylık
Atına kendi kendine binmesi inmesi - 11 aylık
Elimizden tutup kapıya goturmesi - 11 aylık
Telefonu tutup alo demesi - 11 aylık
5. ve 6. dişlerinin çıkması - azı dişleri - 11 aylık
Ayakkabılarını getirip "giy" demesi - 11.5 aylık
Öpmesi - 12 aylık
"Gel", "git", "anne" demesi - 12 aylık
Emziğe başlaması - 12 aylık
Şunu getir dediğimizde getirmesi - 12 aylık
Kendi kendine eliyle yemek yemesi - 12 aylık
Bezini bul getir dediğimizde gidip bulup getirmesi - 12.5 aylık
Herkesi taklit etmeye baslaması - 12.5 aylık (örn : Anneanne nasıl spor yapıyor dedigimizde yatıp ayaklarını kaldırıyor)
Artık herşeyi anladığını gösteren sinyaller - 13 aylık - (kurabiye adam nerde diyoruz gidip bulup getiriyor)
7. 8. 9. ve 10. dişleri çıkması - 13 aylık

Biz yine tatile gidiyoruz bu arada. Bu sefer cocayla. Bir süre olmayabilirim.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Yarın İçin Şimdi !!!

Yaşadığımız dünyayı çocuklarımıza bırakabilicek miyiz? Ntv'de yayımlanan ve herkesin gözüne sokmak için çok şükür sürekli yayınladıkları "Home" (Yuva) (http://www.ntvmsnbc.com/id/24970290/) belgeselini izledikten sonra daha bir umutsuzluga kapıldım. Etrafımdaki
insanlarda hayat tarzlarında hiçbir değişiklik yapmadıklarını görüyorum. Oysa ki o kadar geç kalınmış ki herkesin hayatını değiştirmesi gerekiyor.
Bunun ne zaman farkına varılacak bilmiyorum. Ama ilk aşama olarak bu belgeseli bir seyredin. Sonra da bu konuda biraz araştırma yapın.
Ne kadar vahim durumda olunduğunu goreceksiniz. Hala 1 insan bile bircok seyi degistirebilir durumda. Amacım umutsuzluk asılamak degil, aksine karamsar
bir insan degilim. Ama kızımın yasayacagı gelecek icin gercekten endiseleniyorum. Zaten gıdalarımız hormonlu, ilaçlı, heryerde kimyasal malzemeler kullanıyoruz.
Evimizi temizlerken, yüzümüze krem sürerken, çocugumuz oyuncakları ile oynarken, unlar beyazlatılmış, tuvalet kagıtları beyazlatılmak icin birçok kimyasal malzeme kullanılıyor.
Anlıyacağınız zehirleniyoruz. Bir de küresel ısınma, su kaynakları azalıyor. Yiyecek azalıyor. Biz de elimizden geldigince bu gidisata bir dur diyelim..

Ben mi ne yapıyorum? Ela dogdugundan beri hayatımda cok sey degistirdim. Kendi degistirdiklerimi, yapmayı dusunduklerimi ve yapılabilecekleri de paylasmak istedim.
Belki birkac kisi daha benim gibi endiselenir. İlk olarak tüm gıdalarımızı hormonsuz, ilaçsız ve organik almaya basladım. Bunu yapabilmek icin daha az bile yiyebilirim.
Kızımın beslenmesi cok onemli. Biz ne kadar bu tarıma yönelirsek ilaçsız, organik gıdalar artar, fiyatlar ucuzlar ve topragımız, suyumuz kirlenmez.

Kendime bir pazar filesi, ve bez bir canta edindim.. Bez cantalar icin gojeko'ya bakabilirsiniz. veya Beztorbam 'a. Ayrıca Migroslarda bez torbalar, Kipalarda pazar fileleri satılıyor. Bir kere alıp hep onu kullanıyorsunuz. Ben artık naylon poşet kullanmıyorum. Eşim İrlanda'da alışveriş yaptıgında naylon poset icin de ayrıca para verdigini soyleyince cok sasırmıstık. Simdi bu uygulamanın ne anlama geldigini anlıyorum..
Topragını, suyunu kirleteceksin diye senden para alıyorlar. Ayrıca kullanmamak icin de bir yontem oluyor.
Bir kişi bile cok sey degistirebilirmis bu konuda. Naylon posetleri denizde kaplumbagalar veya baska deniz hayvanları yemeye calısıp ölüyormuş.
Rakam atmayım ama cok oluyormus. Naylon poset çöplüğü dunyamıza cok zarar veriyor. Siz de bir pazar filesi alın, bez alısveris cantaları edinin ve bu cılgınlıgın bir tarafından da siz tutun.
Bazı faydalı linkler pazarfilesi.blogspot.com, minikyesiladimlar.blogspot.com.

Türkiye’de 5 kişiden biri naylon poşet yerine alışverişlerinde bez torba kullansa, bir nesil boyunca ülkemiz 31 milyar 46 milyon 400 bin naylon poşetten kurtulacak. Çünkü, bez torba kullanmak, bir kişi için haftada 6, ayda 24, yılda 288, yaşam boyunca ise 22 bin 176 plastik poşeti kullanmamızı engelliyor.

İnanılmaz bir pil tüketimi var. Pilleri de geri donusum halkasına koyabiliyorsunuz. Hemen hemen her okulda bir pil geri donusum kutusu bulunuyor. Size yakın da bir okul vardır.
Bu recycle kutularının önünden eminim geciyorsunuz ve farketmiyorsunuz.. Lütfen pilleri atmayın..

Diğer takip edilebilecek siteler.
1. http://www.carbonfootprint.com/ - KArbon ayakizinizi ölçün ve nasıl bir tüketiciyiz görün. Ben son zamanlarda birseyler yapmama ragmen hala acaip karbon tuketiyorum. Bunun icin yılda kac agac dikmeniz gerektigini de gorebilirsiniz.
2. http://www.agaclar.net/ - Güzel bir site
3. http://www.ntvmsnbc.com/id/24928020/ - mutlaka takip ediyorum. Tv programını da takip ediyorum.. Ntv bu konuda cok bilincli ve bilinclendiriyor. Diger Tv kanallarında tık yok. Hala magazin, dedikodu uf acmayım agzımı.
4. http://www.iztv.com.tr/ - Hos bir kanal
5. Türkiye Cevre korume ve yesillendirme kurumu -ki bu sayfada bir cok site var. Gercekten bilinclenmek istiyorsanız. Cok kaynak var.
6. Yeşil Bilgi Platformu -
Araştırdıkca daha da motive oluyor insan. Çünkü ben çocuklarımıza en azından bugünkü gibi bir dünya bırakmak çok istiyorum.
Aslında yıllardır söylenen gelecek nesil biziz. Önümüzdeki 30 yıl içinde kirlilik, susuzluk, kıtlık, anormal mevsim değişiklikleri ve daha birçok felaketle dünya bizden öcünü alacak. Gelecek nesil biziz çünkü eğer şimdi birşeyler yapmazsak bizden sonrası bizim gördüklerimizi göremeyecek.
Bugün doğan pırıl pırıl cocuklarımızın saglıklı kalabilmesini istiyorsak birseyler yapmamız sart.

Lütfen lütfen hiçbirşey yapamıyorsanız bu belgeseli izleyin. Youtube'da var. Pazarfilesi.blogspot.com'da sitesine koymus. Siz de ne vahim durumda oldugumuzu goreceksiniz.

Bazı baska yapılabilecekler
- Bankanıza "bana mektup göndermeyin", e-posta ile ekstre gönderin diyebilirsiniz.
- Naylon poset yerine bez torba veya pazar filesi'ne dönüş yapabilirsiniz.
- Pillerinizi mutlaka geri dönüşüm kutularına götürmek için biriktirin veya pil sarj aleti alıp sarjlı piller kullanın.
- Eger cok yuksekte oturmuyorsanız, asansör yerine yürüyün. Kullanmadıgınız her elektrikli aleti kapatın.
- Daha az kırmızı et yemeye calısın, sizin yaptıgınız degisikliklerin ne kadar farkettigini gormek istiyorsanız. http://awesome.good.is/transparency/web/trans0309walkthisway.html bu linke tıklayın. Şok edici
- Evlerinizde kademeli sifon kullanın.
- Tüm lambalarınızı düşük enerjili lambalar ile degistirin.
- Kullanılmıs esya almaya calısın, sizin eskilerinizi ihtiyacı olanlara verin.
- Organik veya hormonsuz, dogal sebze meyve yemeye calısın.
- Olabildigince kagıt kullanımını azaltıp dijitallesebilirsiniz. Kitap yerine e-book.
- Mumkun oldugunca ucak kullanma.
- Soguk suyla yıkanamıyorsanız da bir kovaya su doldurun onunla yıkanın. Suyu lütfen lütfen acık bırakmayın.
- Strec film yerine kapları kullanmaya calısın.
- Pet sise yerine matara tasımaya calısabilirsiniz.
- Sıcak biryerde yasıyorsanız mutlaka güneş enerjisinden yararlanın. Suyunuzu ısıtmak icin en azından.
- Bireysel caba biryere kadar, organize olmak veya bir organizasyonun bir parcası olmaya calısabiliriz.

Daha sonra bu konuyla ilgili yine yazıcagımı hissediyorum:)

Karamsar Olmak İçin Çok Geç..

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Bebeler Buluşursa..

Ela cumartesi günü ilk oyun grubu macerasına soyundu. 5 bebek biraraya geldiler ve çok komik görüntüler sergilediler. Evsahibimiz nazik Yeşim ve oglu Mert'e biraraya gelmemizi sağladıkları için teşekkür ederiz. Bu arada tüm anneler cok tatlı ve kafa dengi. Her ne kadar oturup sohbet etmemiz az olabildiyse de olsun güzel bir gün geçirdik. Bebekler henuz kucuk ancak birbirlerini tanıma, gözlemleme, biraz çekişme ile iletişim kurabiliyorlar. İçlerinde tek yürüyen Ela olduğu için anneler çok yoruldu diyebilirim. Çünkü biryerden biryere gidebilmeleri için annelere ihtiyaç duydular bu yüzden de içlerinde en çok oturabilen ben oldum. Ama hepsi 2 aya kadar yürürler, cok yakın araları.
Gelelim maceralara. Ela öncelikle yine herkesin elinden herşeyi almaya çalışıyor. Umarım bir gün bir bebek de bizimkinin elinden birşey alır. Aslında Ela yürümesinin avantajlarını kullanıyor. Ama bu oglanlar 1 yıl icinde büyürler ve tependen bakarlarsa sen görürsün Ela Hanım. Mert, Ela, Duru, Tan ve Umut Ege birbirlerine çok yakın sayılırlar. Özellikle Duru ile aralarında 4 gün varmış. Biraz daha büyüdüklerinde çok güzel akran olacak durumdalar. Biz anneler de birbirimizle birçok konuda paylaşım sağlayabiliriz. Kreşe göndermeden yaşıt arkadaşları ile olabileceği için çok mutluyum. Biraz daha büyüseler de onlara aktivite yaptırsak diye sabırsızlanıyorum.. Hadi bebeler bir an önce yürüyün..
Ela herkesin suluguna takmış durumda. Sonunda Mert'in sulugunu elinden alamadık. Duru cok hassas bir gunundeydi. Ben de Ela'nın oyle gunlerini biliyorum. Zaten bizim de olmuyor mu dokunsak aglayacak gibi oldugumuz gunler. Tan ise Ela'ya surekli sarılmaya calıstı. Ela da ona sarıldı. Bu kareyi yakalayamadıgım icin cok uzgunum. Ama bence cok tatlılar. Tatlı Mert ise bence ilk kez kendi evinde bu kadar bebekle olmanın saskınlıgı icindeydi. Ben cok guzel yere bastıgı icin yakında yuruyecegine eminim. Böylece o da daha ozgur ve atak davranabilicek.
Bir ara Tan, Ela ve Duru ustuste dustuler. Hepsi birden aglamaya basladı. Onları gören Mert de aglamaya baslayınca, ortam birden kaosa dönüştü. Ben sanırım Ela'dan daha çok eğlendim. ORtam sakinleşince aktiviteye devam edildi.
Günümüz tüm bebeklerin çok yorulması ile sona erdi. Tekrar birlikte olmak dileği ile..

Pazar günü densiz bir kamyon park halindeki arabamızın üstüne çıkmış. Birşey değil bir sürü ugrasmak gerekiyor. Bu ulkede her is de yavas ilerliyor. Katlanamıyorum insanların işini duzgun yapmamalarına. Neyse bu konu derin cok girmeyim. Bir kac gun cocanın motoruna geri dönüş artık.