23 Ekim 2009 Cuma

"Absorbent Mind"


Aşağıdaki yazı Montessori'nin yazdığı bir kitabın bir kısmından anladıklarım, notlarım ve çevirilerim ile yazılmıştır.

Küçük Çocuğun ÖZel Zihni
Eğitimin Montessori teorisindeki en temel prensip, küçük çocuğun öğrenme kapasitesi bir yetişkininkinden farklıdır. Bunu kendimiz de algılayabilmemiz için, sadece yeni bir dil öğrenme misyonunda yetişkin ve çocukların öğrenme farklılıklarını düşünmek yeterlidir.

Yetişkinlerin dil öğrenme deneyimlerinden bildiğimiz; bu deneyimin oldukça kompleks ve zor olduğudur ve yüksek konsantrasyon, iyi gelişmiş bir hafıza ve güçlü bir gramer mantığı gerektirir. Bunun yanında nasıl oluyor da küçük bir çocuk; geçici bir dikkat yeteneği, zayıf bir insanları tanıma kabiliyeti ve açıkça hiçbir mantık yürütme yeteneği yokken ilk dilini mükemmel bir şekilde öğreniyor? Bir yetişkin bu misyonu yüklendiğinde; yeni dilin gramer ve kelime hazinesi sistematik olarak yetişkinin ana diliyle bağıntılıdır ve ana dil yeni kelimelere ve cümlelere anlam veren bir taşıt gibi çalışır. Fakat küçük çocuk hiçbir dille başlamaz da hangi anlam dünyasında yeni bir dili anlamlandırabilir?
Aynı zamanda; yeni bir dil öğrenen bir yetişkin çok nadir o dili ana dili gibi konuşabilir, çoğu göçmen veya turistin kendi anadillerinden karıştırdığı bir aksanları vardır. Nasıl ilk dilini öğrenen küçük bir çocuk; dilin seslerini üretmek ve doğru bir yerel aksanı, yerli diyalekti çıkarabilmek için gerekli ağız, dil ve boğazın gerekli gerçek porsiyonlarını kullanarak dili mükemmel konuşmayı öğrenir. Hiç kimse ama 1-3 yaş arası bir çocuk bu kayda değer görevi yerine getirebilir.

Açıkça, küçük çocuk dil öğrenmek gibi yetenekleri öğrenebilmek için eşsiz ve çok güçlü bir kapasiteye sahiptir ki bu kapasite yetişkin olma yolunda bir yerlerde mistik bir şekilde kaybolur veya gömülür. Yetişkin ve çocuk arasındaki fark, öğrenilen nicelikde değildir, yetişkinin aksine çocuk basitçe aktiviteyle birlikte bilgiyi özümser fakat efor sarfetmeden. Montessori bu eşsiz öğrenme kapasitesine "emici akıl" (Absorbent Mind) der.

Özümseyen akıl yardıma ihtiyacı olan bir bebekten genç bir kişiliğe dönüşürken, günlük insani ihtiyaçlar olan beslenme, temizlik & kendi kendine giyinme, oturma, tırmanma, tutma ve dil, tanıma, hafıza, gurur, istek, kültürel gelenekler ve kişisel benlik gibi motor gelişimleri için gerekli tüm temel fiziksel ve zihinsel yeteneklerle dönüşüme olanak sağlar.

Montessori "özümseme, emme" terimini kuru bir süngerin suyu çekmesi anlamında değil, fakat kendi özüyle (entegre etme) birleştirmek anlamında kullanır. Burda doymuş bir solüsyonda büyüyen kristal örneğini kullanabiliriz. Büyüyen bir kristal gibi, çocuğun emici aklı geniş bir çevrede genişler ve çevredeki etkileri özümserken; yeni davranışlar ve düşünceler, zihnin şekil veya yönünü değiştiren ve daha sonra büyümek için yüzey alanını genişleten birleşmiş eklentiler haline gelir.

Çocuğun özümseyen aklının aksine yetişkin aklı temel form ve kapasitesini korur ve bilgiye özümseyerek değil hipotezleri test ederek ve sonuçları mantıksal süzgeçden geçirerek sahip olur. Bu yetişkinin aksine çocuğun neden aynı uyarıcıyı birçok kere severek tekrarladığını da gösterir. Her etki çocuğun perspektifinin yönünü değiştirir çünkü aynı uyarıcı her seferinde çocuğa farklı gelir. Yetişkin ise aynı eylemi defalarca tekrarlamayı sıkıcı bulur. Montessori deneyiminde, küçük çocuğun emici aklı, kendi izlenimleriyle 2 adet 3 senelik fazlara böldüğü 6 seneden oluşur. Aksiyon modu birinci fazla ikinci faz arasında değişir.

Doğumdan 3 yaşına kadar süren emici akıl aktivitesinin ilk fazı çocukluk çağında en şekillendirici fazdır. Bu faz sırasında, çocuk mümkün olan tüm etkileri en detaylı şekilde özümser & her etki de bir öncekilerle entegre olur ve sisteme eklenir, emici akıl hemen her etkiyi basit veya kompleks aynı kolaylık ve doğrulukla elde eder. İlk önce insan sesi olmak üzere insan uyaranlarına cevap verir fakat tüm insan aktiviteleri içinde bu kısmii ve seçilemezdir, ve çocuk, davranışsal ve kültürel çevreyle birlikte duygusal çevresini algılamak için her duyusunu kullanır. Mesela, kendi evinin oturma odasındaki bir bebek annesinin kitap okuması, babasının tv seyretmesi, abla ve abisinin oyun oynaması gibi herşeyi hem de hepsi birarada oluyorsa bile tüm aksiyonları ve davranışları ile özümser. Bu ilk fazdaki emici akıl çocuğun isteğinin herhangi bir egzersizi ile uyandırılmak zorunda değildir, yine Montessori bu operasyona "bilinç dışı" der. Bu yaratıcı dönüşüm, bir yeni doğanla 3 yaşında konuşan bir çocuğun davranışını karşılaştırdığınızda açıkça görülür.

3-6 yaş arasında, çocuk gelişiminin 2. fazında, emici akıl fonksiyonuna devam eder fakat şimdi insanın çevresindeki materyallerle isteyerek interaksiyonundan kazandığı belli etkenlere spesifik olarak fokuslandığı ortaya çıkar. Bu yeni deneyimler daha sonraki gelişimleri pekiştirir ve en önemlisi daha önce yaratılan yeteneklerle entegre olurlar. "Emici akıl"'ın ilk fazının çoğu genelde sonradan şaşırtan kazanımlarla ortaya çıkan sessiz iç gelişimden oluşurken, 2.faz meşgul olarak açığa çıkar ve yeteneklerin olgunlaşması açık ve süreklidir. Aynı zamanda çevredeki daha önceki aktivite genelde bilinçsizce ve spontan iken, 3-6 yaş arası çevreyle bilinçli ve istekle interaksiyona, bazı deneyimleri diğerlerine güçlü bir şekilde tercih ederek girer. Bize ne kadar kompleks görünse de 0-3 yaş arasının kazara deneyimleri ile 3-6 yaş arasının bilinçli ve ele geçirilmiş özel deneyimleri, emici akıl tarafından herhangi bir efor veya zorluk olmadan devam edecektir.

Hiç yorum yok: