4 Ekim 2010 Pazartesi

Süt ve Kum

Sevgili Süt;
NE'sin sen??? Geçtiğimiz 33 yılı mutlu bir şekilde senin bir hilebaz olduğunu bilmeden geçirdim. Dün sonunda kendime "Yahu, bu süt ne ki?" diye sordum.

Seni google'a sordum süt. Google bana ne dedi bilmek ister misin? "Kolloidal Ayrışma" olduğunu söyledi. "İçinde çözünmeyen bir takım çerçöp olan su" demek. KULAĞA NE KADAR İĞRENÇ GELİYOR, BİLİYOR MUSUN? Ayrıca ineklerin memesinden geldiğin de cabası.

Gözüm üzerinde süt. Meyve suyu veya soda gibi herhangi bir içecek olduğunu düşündürerek beni kandıramazsın. Kahvaltılık gevreklere eklenme konusundaki doğruluğunu bile sorgulamaya başlıyorum. Bu sadece çözünmemiş bir yığınla dolu bir şeye, daha çok çözünmemiş yığın koymaktan başka birşey değil. Bu ilginç ve aslında izin verilmemesi gerek birşey.
Bu davranışın için bana uygun bir açıklama sunana kadar, sanırım seni boykot etmek zorunda kalacağım. İşin buraya gelmesine çok üzgünüm, ama ne yapayım sence süt? Tüm hayatım boyunca senin hakkında yalanlar dinlediğimi hissediyorum ve hiç de hoş değil.

Bir de tıp balonlarını patlatan doktorum Ahmet Aydın'ın da seninle ilgili yazdıklarını okuyunca (örnek veriyorum.. 1. bu yazı ve bu yazı en çarpıcıları) artık karizmanı nasıl düzeltirsin bilemiyorum.


Sevgili Kum;
Seninle tartışmak istediğim birkaç konu var. Oldukça saygıdeğer bir yüzeysin. Bunu inkar edemem. Fakat performansının bazı alanlarının geliştirilmeye ihtiyacı var.

Bahsetmek istediğim ilk konu ıslak yüzeylere karşı olan caziben.
Suda zar zor yürürken ve zar zor yürümenin bana yettiğine karar verip ayakkabılarımı ayağıma giymeye hazır olduğumda, kendimi bağdaşmayan bir bilmecenin içinde buluyorum: suyun kenarına kadar zar zor yürüyüp tek ayak üstünde durup tek ayağımı ayakabıya sokmaya ve ayakta durmaya hazır hale getirmek ve öbür ayağım için de aynı işlemi yapmak için kurutmaya mı çalışmalıyım? Yoksa zorla sert bir zemine kadar yürüyüp ayaklarımı ayakkabılarıma sokmadan seni ayaklarımdan temizlemek için elimden gelenin en iyisini mi yapmalıyım?

Her iki opsiyon da iyi değil, kum. Eğer ilk senaryoyu seçersem, hemen her zaman ayağımın suya düşmesi ile bir veya iki ayağımda ıslanarak bitiriyorum. Bu beni izleyenlere karşı idiot gibi görünmeme de sebep oluyor. Eğer ikinci senaryoyu seçersem, daha kötü bir seçenek seçmiş oluyorum çünkü herkes biliyorki ayaklarını ıslatmadan kumdan ayağını temizlemenin başka bir yolu yok ve bu da ilk senaryoya dönmeme neden olur tabii eğer küçük ayak duşlarından olan plajlardan birinde değilsem. O duşları kim icat ettiyse onu seviyorum. Aynı klimayı icat edene olan aşkım gibi. Mr. Air Conditioner.. I love you... Neyse, eğer ıslak zeminlere daha az ilgi gösterseydin, bu problem olmazdı. Lütfen bunun üzerinde çalışmayı düşün.

Seninle konuşmak istediğim bir sonraki konu da; senin üzerinde koşmak çok zor.
Bir katil tarafından takip edilmediğim sürece aslında çok da sorun değil. Ondan sonra işler riskli bir hal alıyor ama. Bazılarınız "bir katil tarafından izleniyorsan kumdan çık sen de" diyenleriniz olacaktır. Ama ya bir çöldeysem? O zaman? Yere yatıp parçalara bölünmeyi sonra gömülmeyi mi bekleyeceğim? Yani Kum, bu yüzden performansın konusunda çalışmalısın. Katillerden kaçarken her zaman senden basitçe kurtulamayabilirim.

Birşeyleri gömmekten bahsederken, sana bir delik açmak ne kadar zor biliyormusun? Kazdığım her kürekde sen kazdığım deliğin 3/4'ü kadarını geri dolduruyorsun - ki eğer kesirleri sana anlatmama ihtiyaç duyuyorsan - oldukça sığ bir delikle karşı karşıya kalıyorum, yani bu bir delikte olmuyor. Bilmem anlatabildim mi.
Bu küçük değişikliklerle, durdurulamaz olabilirsin. Herkes, her zaman senin üstünde olmak isteyebilir. Dünya yüzeyindeki en popüler yüzey olabilirsin - hatta çimden bile daha popüler çünkü çim de insanları kaşındırıyor, böcek falan da oluyor insan biraz ürküyor. Ama eğer bu problemleri çözebilirsen emin ol çime karşı birüstünlüğün olur.
Önerilerimi düşünmeni canı gönülden diliyorum ve hayata geçirir geçirmez üstünde dolaşmak için can atıyorum.

Hiç yorum yok: