30 Ocak 2011 Pazar
Tarihe Bir Not
28 Ocak 2011 Cuma
Bebeler 3'lü yaşlara başladı.
Bizim oyun grubunun bebeleri 3'lü yaşlara girmeye başladı. Ocak ayının ilk zamanlarında Doruk'un, sonra da Can'ın 3 yaşını kutladık. Can'ınkine benim bebelerin burun fışfışlaması yüzünden katılamadık ama Doruk'unkine gittik. Hem de bu kış gününde nasıl olduysa hiç bir çocuk hasta değildi ve tüm oyun grubu tam kadro ordaydık. Çocuklar çok eğlendi.
Yalnız bizim bebeler harbi çok büyüdüler ya. Çocuk oldular. Hele şimdi ben evde de bir bebeyle uğraşınca bu tayfa kocaman geliyor gözüme. Ama pek bi tatlılar. Sonlandıramadım yazıyı, noktayı siz koyun bu sefer de. 27 Ocak 2011 Perşembe
Ece Aktive Oldu
24 Ocak 2011 Pazartesi
En Favori Kızım
En Favori Kızım
Ece'me: En çok seni seviyorum. Dünyadaki en tatlı bebeksin ve ben gerçek anlamda 4 aydır seni kucağımdan yere koyamıyorum. Coşkunu ve hevesini çok seviyorum. Bir önceki akşam nasıl yatağına gittiğinden bağımsız olarak her sabah muhteşem bir modda uyanmana ve bana biraz daha vakit verip kendi kendine mırıldanmana bayılıyorum. Yüzüme her baktığında ağzın yarılcakmış gibi gülmene. Ne kadar çabuk seni memnun edebildiğime bayılıyorum. Boynunun kokusuna ve gözlerinin hala rengini tam anlayamadığım sihirli renklerine bayılıyorum. Ellerini tutmaya ve bana bakarken yaptığın suratlara bayılıyorum. Kendi kendine konuşa konuşa uyumana bayılıyorum. Heyecanlandığında sesinin o kadar yükselebilmesine ve sevinçle ciyaklamana bayılıyorum. 4 ay içinde hayatımın merkezine oturmana bayılıyorum. Kız kardeşine hayranlıkla bakmana, gülmene bayılıyorum. Tavşanına sarılmana ve şimdiden kendine bir arkadaş seçmene çok gülüyorum. Tatlılığına, gülmene bayılıyorum. İyi ki kızımsın. Sen tam anlamıyla benim favorimsin.
22 Ocak 2011 Cumartesi
Çık Dışarı Oynayalım
Bizim çözümümüz: bu çocuğu evden dışarı çıkar.
İlk yaptığımız eskisi gibi Mygym'e üye olmak oldu. Fakat ilk gittiği gün hasta oldu ve sırasıyla evdeki herkes bu hastalığı geçirdi. Hala kronik bir öksürüğü var gece geniz akıntısından öksürükle uyanıyor. Ama yine de götürüyoruz çünkü oyalanması çok zor bir azmana dönüştü. Sürekli eğlence istiyor, oyun istiyor. Haklı ama ben de bir yenidoğan sahibi zavalı bir anneyim. Enerji de bir yere kadar. Ece büyümüş olsa birbirlerine kırdırıcam ama şimdi haksız rekabet de var. Genel olarak sabahları onu dışarı çıkarıyorum, yağmur, çamur, güneş, kar dinlemeden. Atıyoruz kendimizi sokağa. İyice yorulup kendisi "eve gidelim anne" diyince dönüyoruz. Zaten o zaman zırt diye uyuyuveriyor. Öğle uykusundayken ben de biraz dinlenecek vakit buluyorum. Öğleden sonra bir yaratıcı oyun zamanı ki bunu bakıcı ile de oynayabiliyor. Yaratıcı oyun derken totondan uydurucaksın işte. Hayali arkadaşlar veya evdeki oyuncaklarla hayali oyunlar. Akşamüstü dans ve müzik. Genelde ben baygınlaşınca kitap. Aralarda ben emzirirken de onunla hayali oyun veya kitap okuma olayına girebiliyoruz.
Bence çocuklarımıza yiyeceklerimizin nerden geldiğini öğretmek çok önemli. Onları toprakla tanıştırmak, yediklerimizin toprakda büyüdüklerini görmeleri çok güzel. Yazın babasına bahçede sulama tipi şeylerde yardım ederek biraz öğrendi Ela. Çok da seviyordu, çok yoruluyordu. Rahat bir uyku için iyi oluyordu.
Bakalım kış aylarının kalanında ne yapacağız. (Kışın yapılacak şeylerle ilgili başka önerisi olan? Şimdi benim planım şu. Haftada birkaç gün hava nasıl olursa olsun eğlence ve gezi için dışarı çıkacağız. Donmuş göllerin üstünde taş kaydıracağız. Kurbağa yakalamaya çalışacağız. Böceklerin önüne taş koyup nereden yol buluyor takip edeceğiz. Umalım ki yavaşça ama kesin olarak orda burda uyuyakalmadan aktivite planlarımızı gerçekleştirebiliriz.
18 Ocak 2011 Salı
Ece Oğlum 4 Aylık
Bu aylarda saçları da döküldüğü için tüm bebeklerin bir oğlanvari dönemi oluyor. Ece de şu sıra bir oğlan çocuğu. Tepesindeki saçların çoğu döküldü. 2 aya tekrar çıkmaya başlar. Tipi dışında tam bir kız kendisi. Herkeslere gülmeler, gülerken utanmalar. Şu sıra meme dışında herşeyin ilgisini çektiği dönem. Çok yakından biliyorum bu dönemi. Ela'da çok stres olurdum. Şimdi hiç stres olmuyorum. Emme saatinde kafasına bir şapka geçiriyorum, battaniyeye sarıp karanlık biryerde emziriyorum. Cok cok 10 dk'da işini bitiriyor sonra oh ver elini oynamalar, gülmeler. Oldukça meraklı, her sese, her değişik görüntüye çok merakla bakıyor. Konsantrasyonu da çok yüksek. Öyle oyun halısıymış, oyuncaklarla oyalanmakmış bizim Ela'da görmediğimiz faydalı hareketler olduğundan yabancısıyız. Anne her çocukda başka şey öğrenirmiş. Ece'nin bu dikkatli ve kendini oyalayabilici özelliği çok hoşuma gidiyor. Kendi kendini de daha rahat sakinleştiriyor. Artık tamamiyle kendi kendisi uykuya geçebiliyor. Eğer çok yorgunsa rahatlamaya ihtiyacı varsa biraz meme verip sonra yatağına bırakıyorum. Öyle uyuyor. Çok şükür hala sakin bir bebek. Ablasının tüm terörünü emiyor. İkisinin de çok ayrı tatlı tarafları var.Bugün kontrolümüz vardı. 6.150 gr kilosu, 62 cm boyu. Ne zaman 4 aylık oldu bilemiyorum. Ama çok tatlı ve artık daha çok sevdiriyor kendini onu biliyorum.
15 Ocak 2011 Cumartesi
Köpeğini Emziren Manyak
13 Ocak 2011 Perşembe
Otogar mı daha işlek bizim ev mi?
7:45 Ece'yi emzir. Gak guk etsin vur kafasına uyusun. (Şaka şaka) Biraz sarıl şarkı söyle, uyumaya başlasın.
8:28 Orda onunla uyuyuya kalmalımıyım yoksa kalkıp Ela'yı yatırmaya mı gitsem diye karar vermeye çalış. Uyuyakal.
8:49 ''Anneeee'' sesiyle uyan ve Ela'yı yatırmaya git.
9:01 Ela'yı kendi kendine yatabileceğine ikna etmeye çalış. Bir su, bir çiş molası ile manipülasyona uğra. Onunla yat. Ela kitap okumanı istesin. Ela konuşmak da istesin. Ela gölge kuklalar yapmak da istesin. Onunla orda uyuyakalmalımıyım, gidip biraz birşeyler okuyup yatağımda mı uyumalıyım konusunda karar vermeye çalış.
9:38 Ela uyusun.
9:40 Biraz bilgisayarına bakın.
10:00 Ece ağlasın
10:11 Ece biraz emip tekrar uyusun
10:21 Kendi yatağımdayım. Yaşasın.
10:24 Ela ağlasın, babası yanına gitsin.
10:41 Coca'nın horlaması.
10:46 Ela'nın öksürmesi.
10:48 Coca'nın horlaması. Yanlarına git. Coca horladığını inkar etsin. Coca horlamayı duyamaz çünkü coca herşekilde uyur.
10:52 Cocanın, Ela'dan yediği tekme sonrasında bağırması.
10:54 Ela'nın çiş yaptırılışını duymak. Coca'nın yatağına gelmesi.
11:00 Ela'nın öksürmesi.
11:07 Coca'nın koridorda yankılanan horlaması.
11:14 Ece'nin mıkırdanması.
11:30 Köpek havlaması..
11:48 Araba alarmı. Rüzgar.
12:15 Bakıcının tuvalet kapısını çarpması.
12:18 Çıkarken bir daha çarpması.
1:31 Ela'nın öksürmesi. Yanımıza gelmesi. Onu yatağına geri götürmek.
1:32 Tuvalet sifonu.
1:37 Ela'nın babasını çağırması. Coca'nın onun yanına gitmesi.
1:42 Coca'nın horlaması.
1:43 Coca'nın yatağa geri dönmesi. Ece'nin pırtlaması.
3:08 Ece'nin ağlaması. Ece'yi emzirme.
4:00 Ece'nin bezini atarken cocayla karşılaşma
4:12 Ece tekrar yatakta. Köpek havlaması. Coca'nın horlaması.
5:50 Ela'nın ağlaması. Coca'nın yanına gitmesi.
5:55 Bir alarm sesi.
6:00 Bir alarm sesi. Coca'nın küfür etmesi.
6:05 Bir alarm sesi. Ece'nin ağlaması.
6:10 Ece'yi emzirme.
6:34 Ece tekrar yatağında.
7:30 Ela'nın içerdeki sesleri.
8:00 Ela'nın kahvaltı zamanı ve ayaktayız.
Ve ben neden sürekli yorgun olduğumu merak ediyorum.
11 Ocak 2011 Salı
Beni anne yapan cüce 2.5 Yaşında!
Şu gördüğünüz zatın tam 2.5 senedir hayatımızda olduğuna inanmak çok zor. Nitekim babasıyla biz ondan önceki hayatımızda neler yaptığımızı hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Hele de Ela gibi hayatınıza dolu dolu giren, talepkar ve ilgiyi sürekli üstünde tutan bir zıpçıktıya anne babaysanız bu daha da zor oluyor. Son aylarda Ece'siz hayatta bile ne kadar boş vaktim varmış diye düşünmeye başladım ki Ela yokken bir nevi tatildeymişiz haberimiz yokmuş.Ama iyi ki doğurmuşum onu. Bana anneliği öğretti. Bana 2. kere anne olmayı istetti. Hem de o fırlama hallerine rağmen. Bana hayatın bambaşka yönlerini göstertti. Ona olan sevgimi anlatmam imkansız. Yılların geçişini izlemek ne kadar hoş. Elleri ellerimde büyüdü tatlımın, daha çok büyüsün inşallah. Zaten bu hızla büyürlerse 10 seneye evdeki en kısa insan ben olucam o kesin.

Şu sıra bilindiği üzere çok çılgın Ela. Son zamanlardaki birkaç dialogu ile bitirelim.
* Ben: akşama misafirimiz var kızım..
* Ela: tüh
--------------------------------
Bir arkadaşının doğum gününde
Ben: Artık gitmemiz lazım Ela'cım. Ece acıkmış.
Ela: Bana burda bişiy olmaz anne, ben kaliim.
---------------------
Ela: Anne, keyfin nasıl?
Ben: İyi kızım, senin keyfin nasıl?
Ela: İYi
-------------------
Ela: (Ece'ye) Geş (güzel) kızım benim. Kuyban olurum sana
------------------------------------
-------------------------
Bir şarkı var..
gıt gıt gıdaak
yumuytam sıcaaakk.
(ela'dan son kıtası ) inanmazsan inanmaaa (doğrusu inanmazsan gel de bak)
------------------------
Ela: anne bana kayuu açabilirmisin?
Ben: tabii kızım babanla konuşuyorum biraz bekler misin?
Ela: tamam, sabırlı olabilirim. (hayret)
------------------------
Ela: uykum kaçtı anne uyuyamıycam
Ben: gel yakalayıp gözlerine koyalım
ela: koydun mu anne
ben: koydum.
10 Ocak 2011 Pazartesi
Toddler Öfke Nöbeti Bozukluğu Sonrası Travması
Adını uydurdum dimi..
Olsun bende bundan var.
Daha evdeki toddlerı büyütemedim ama bende bu rahatsızlıktan olduğuna eminim. Şimdi uydurmuş olsam bile.
Nesi var bilmiyorum...2.5 yaşında bir kız çocuğu olması dışında tabii. Çekiyor, asılıyor, ağlıyor, bağırıyor, kakasını istediği yere yapıyor, evi talan ediyor. 1 dk sonra gelip çılgın gibi öpüyor. Kafamı gün içinde kaynayan bir suya sokmak istediğim çok oluyor. Ancak beynim erirse hayatta kalabilirim diye.
Bir dakika eğer o an elimdeki herşeyi bırakıp ona yoğurt vermiyorsam veya kaygan bebekleri açmıyorsam ölecek gibi oluyor öteki dakika o yoğurdu döktüğü tezgahtan yalayarak yiyor.
Eğer gözlerim..veya kulaklarım...veya aklım o anda onun yaptığı şeyin dışında başka birşeyle meşgul olursa anında onun yaptığı şeye tekrar odaklanmam için teröre uğruyorum.
Topluluktaysam ve bir çocuğun çığlığını duyuyorsam dizlerimin üzerine çöküp ''İşte al elimdekilerin hepsi bu, hepsini sana veririm yeter ki öyle bağırma'' diyebilirim.
Perdesini sıkı sıkı güneşin zerresi içeri girmesin diye kapatıyoruz ki sabah kalktığında sabah olduğunu belki anlamazsa yatıp biraz daha uykusuna devam eder. Çünkü akşam yatmamak için elinden geleni ardına koymayıp bana o yattıkdan sonra sadece 2 saat istediğimi yapacak vakit veriyor. Ki ben de o değerli dakikalarda ne yapacağımı şaşırıyorum.
Tabii ki çok tatlı bir kız ve tabii ki hergün onu gıdıklayıp boynuna öpücük kondurmaktan vazgeçmiyorum.. ama ben bunu yaparken neden nöbetlerle geri ödemem oluyor? Neden? Ve bu toddlerlık mesleği ne zaman bitecek kardeşim? Nolur söyleyin şurda aynı gezegenin insanlarıyız. Ve şurda 1 seneden biraz fazla süre sonra aynı toddlerlık mertebesine erişecek bir canlı daha varken evde. Ammman allahım. Bunu yeni düşünüyorum. Öbürü de bu mesleğe başlayınca bu bitirmiş olur mu ki.
Biri beni tutsun. Bayıleceğim.
Not: Türkçe içinde İngilizce kullanmayı sevmem ama bu toddler'ın türkçesini bilen varsa beri gelsin.
9 Ocak 2011 Pazar
Yaratmaktan Korkmak
Fakat sonra insanlar neden böyle şeyler yapar ve söyler onu da anladım. Birşeyler yaratmak çok zor. Kendinden emin olmak ve kaynak gerektiriyor ki bu ikisi kolay ve doğal olarak tepeden inmeyen iki şey. Aynı zamanda kimliklerimizi bulmak için, filmler ve kıyafetler deneyip, kim olduğumuzu bulmak için de bir zaman var.
Belki de enerjimizi eleştirmeye harcamamalıyız, daha iyiyi yaratmakla sevmediğimiz meydan okumayı kabul etmeliyiz. Ve bunu yaptıktan sonra, farkediceğiz ki daha önce eleştirdiğimiz gibi birşeyi yaratmak ne kadar zor.
Şimdi veya sonra, yaratmak zorundayız. Biriktirdiğimiz sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle gidip birşey yapmalı, bunları hikayelere, şarkılara, ailelere ve bahçelere ve şirketlere çevirmeliyiz.
Bu tip şeyler küçük başlar, nasıl bir çocuk bir kartopunu yuvarlar da birinin ilgisini çekip ona yardım etmek isteyinceye kadar büyütür, sonra top büyür de büyür ve sonra başkaları da motive olur ve sopa, kömür, havuç ve atkı getirir.
Fakat kardanadamlar çok da salaktır. Hemen erirler. Öyleyse neden deneyelim ki. Karar sizin. Kardanadamınız erise bile deneyecek misiniz?
6 Ocak 2011 Perşembe
Ela'nın Yeni İntikam Yöntemleri
Yoo, hiç dokunmayın. Burası bizim evimiz, salonumuz falan değil. Burası Ela hanımın canının isteğine göre tasarımını değiştirdiği kişisel çalışma alanı. Bir laf etmeye kimin cesareti olabilir. Haşaa.. Hem kızımızın 30 sn içinde kendine parkur yaratma ve bu parkuru evdeki tüm eşyalarla düzenleme sanatı gelişiyor. Pardon eşyaları ile diyecektim. Evdeki tüm eşyalar onun canım benim. Biz izin verirse koltuğun bir köşesinde oturabiliriz. Onun izin verdiği kanalı açabiliriz. O yeşil derse ağzımıza lokma alabiliriz, kırmızı derse asla alamayız. Yemekler de onun. Kendisi yemese de. Tuvalet de onun. Çişiniz olsa bile izin vermezse gidemezsiniz. Gitmeye çalışırsanız olanca gücüyle bağırarak ağlamaya başlarsa kaçacak delik ararsınız. Bir de tuvaletler onun olsa da o isterse kakasını kiloduna yapabilir. Ona kim engel olabilir. Caart kabakaat. Uykuya ne gerek var. Hiç bir zaman uykusu gelmez onun. Uyku aciz insanlara ait bir özellik. Bizim kızımız çok güçlü.



