30 Eylül 2010 Perşembe

Ece'den Önceki Kiloma Döndüm.

Eğer çocuklar aynı anda uyuyabilseler, Eğer spora başlayabilecek vaktim olsa, eğer geceleri 3 saat kesintisiz uyuyabilsem, eğer emzirdiğim için o kadar çok aç hissetmesem, eğer benim dışımda biri daha bunu taksa...

Yeter bu kadar sızlanma.

Ece'ye hamile kaldığım kiloma döndüm bile. Bu iyi haber, ama artık hamile değilim, tekrar şişmanım. Ela'nın hamileliğinden üstümde kalan fazla kilolarımı artı vermem gerek. Çoook sıkıldım çünkü. Kapının arkasına çok eski kotumu asıyorum ve 2 çocuk emzirerek ve hayat tarzımı değiştirerek artık uzun sürede de olsa bu kiloları son raddesine kadar vermeye yemin ediyorum.

Güçler (egom) bu blogda bir yenilenme gerektiğine karar verdi. Bu "anneyi" bir enerji timsali, kas yığını macera insanına çevireceğiz. Çok mu çabuk olur. Son 3 senesine 2 hamilelik 2 lohusalık bir bebek büyütme dönemi damgasını vurmuş, 1. hamileliğinin kiloları hala üstünde bir kadından bahsediyoruz. Bence yeter. Artık biraz kendi için birşeyler yapma, eğlenme zamanı. Zaman limiti koymuyorum, ama detaylıca çalışıp nasıl yağlı bir insandan fit bir kadına döneceğimi ayarlıycam. Belki 12 sene sürer ama önemli olan düşüncenin kendisi.

"Fit Anne" operasyonu başlatılmıştır.

28 Eylül 2010 Salı

Resmi Kayıtlara Göre Emzirdiğim Çocuk Sayısı : 2

Ece

1-7 Ekim tarihleri arasında "Emzirme Haftası" var. Ben de bu haftanın etkinliklerine katkıda bulunmak amacıyla memeleri evdeki çocuk popülasyonuna açtım. Artık ikisi de istediği zaman gelip meme emiyor. Ece'nin zaten abonman bileti var. Şu an hala yeni dünyanın farkında olmadığından emip uyuyor. Henüz biz de her gece uyuyoruz. 3 haftalık olup da bağırsak hareketleri başlayınca veya olmamasına dua ettiğim kolik etkinleri olursa o zaman göreceğiz. Şimdilik uyuduğumuz gecelerin tadını çıkarmaktayız. Bugün kontrolü vardı, yenidoğan sarılığı taamamen geçmiş ve hastaneden çıktıktan sonra 12 günde 350 gr almış. Emmesi çok iyi durumda. Ama bir kere çocuk büyüttükten hele de Ela gibi yerinde durmayan bir tanesini büyüttükten sonra yenidoğan bakmak inanın çerez gibi geliyor insana.. Her sinyalini çabuk kapıyorsun, emzirmeyi biliyorsun, doyduğunu anlıyorsun. Ece emzirme seansları dışında hiçbir zorluğu olmayan bir bebek şu anda.

Ela hanım ise doğumdan önce belirttiği üzere emme talebi ile karşıma çıktı tabii ki. Hem de "bu meme benim Ece öbürünü emsin" diye kendine bir meme bile seçti. Allahdan sağ sol kavramı henüz yok hangi meme onun unuttuğu için her seferinde başka bir memeyi emip sonra Ece'ye öbürünü veriyor. Ela'nın arıza durumları biraz hafifledi. Ece'nin kalıcı olduğuna artık alıştı sanırım ama yine de bir gün onunla pek ilgilenemesem bir şekilde acısını çıkarıyor. Şu sıra sıklıkla çişini veya kakasını altına kaçırıyor. Kendi unuttum dese de ben biliyorum ilgi çekmek için yapıyor. Hiç oralı olmuyorum bir daha bez falan bağlayamam. Benim için tavizsiz bir nokta bu. Nasılsa alışacak. Biraz biz sürekli sorup çişe tutuyoruz ama napalım. Ece'nin yatağına çıkıp yatmak ve Ece'nin emziğini emmek de şu sıra geri döndüğümüz noktalar. Ama düşünüyorum da bu sene yaşadığı o kadar değişiklikten (hamileliğim, taşınma, bakıcı gelmesi, bezi bırakması, bebeğin gelmesi) sonra Ela yine çok iyi kaldırmış bu değişiklikleri küçücük bünyesi ile.

Ela

Odasına bir anda dalıp biz farkına varmadan istemeden ona zarar verir diye mecburen Ece uyurken kapısını kitliyorduk. İşte bu Ela'yı çileden çıkarıyordu. Kapıyı açmak için yırtınıyordu. Çok da haklı. Ama bana birgün bir vahiy geldi ve daha önce diş macununu çok almak istediğinde sakladığım hikayeyi uydurdum. "Up" adlı filmdeki büyük kuşdan çok etkilenmişti Ela. Ben de macununu büyük kuşun götürdüğünü söylüyordum ve kullanacağı zamanlar "aaa getirmiş diyip" çıkarıyordum. O da çok seviniyordu. Şimdi de "Ela'cım dedim, Ece uyurken kapısını kitliyoruz çünkü ya uyurken büyük kuş gelip de Ece'yi götürürse diye korkuyoruz. Götürmesin değil mi?"
"Hayır anne" dedi. Şimdi bu hikayeye göre davranıyor. "Büyük kuş Ece'yi götürmesin" diyor. Kardeşini ondan saklamadığımızı dşündüğü için 2 gündür artık Ece'nin kapısına dayanmıyor. Ben de biraz daha iyiyim ve Ece'nin uyuduğu tüm saatlerde Ela ile oynuyorum. Bu da kesinlikle rahatlattı Ela'yı. Hala süper diyemem ama olmasını da beklemiyorum. Şimdiki projem birkaç ay Ela'ya okulu özendirmek. Bakalım bu değişiklikleri sindirip okula gitmek isteyecek mi? Çünkü şu an beni bırakıp eğer babayla gitmiyorsa -hiç biryere gitmek istemiyor. İşte 12 gündür bizim evdeki gelişmeler böyle.

Bana gelince dışarı çıkıp gezmeleri çok özledim. Yine de birinci doğumdan sonraki halimden çok daha iyiyim. Allah bir kuvvet veriyormuş, insan daha çabuk toparlıyor. Duygusal durumum zaman zaman çalkantılı olsa da daha çabuk toparlıyorum. Umuyorum bir an önce daha iyi olup çocuklara, kendime ve cocaya daha faydalı olabileceğim. Ah şu birşey kaldırma yasaklarım bi kalksa.. Kaldı 28 gün.

24 Eylül 2010 Cuma

Gebeşken Son Aktivitem

Bu fotoğraflar doğumdan bir hafta önce artık sıkıntıdan bayılıp kendimizi taa Ayaş'a domates almaya giderken cocanın kendi balık bölgelerini bize tanıtmak istediği zamandan. Tabii sadece tanıtmakla kalmadı, bi baktık balık tutma çalışması yapıyoruz. 3 kişilik bir aile olarak son aktivitemizde baba-kız çok eğlendi. Burası Ayaş yakınlarında Çanıllı gölü. Biraz burda takılıp, Ayaş'a gidip taze sebze ve meyve alıp, gezip geri dönmüştük. Artık 4 kişilik bir aileyiz, şimdi buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. Coca da 3 tane dişi insan ile artık sabit kaldığına göre mecburen balık, kamp gibi aktivitelere önce beni sonra kızları da götürmek zorunda kalıcak. Bana göre hava hoş, ben o zamanları dört gözle bekliyorum..

21 Eylül 2010 Salı

Peki Ela?






Peki bütün bunlar olurken Ela ne yapıyor? Beni arayanların çoğunun sorduğu da Ela. Nasıl davranıyor? Neler yapıyor? Psikolojisi nasıl? Tabiiki bunları biz de çok düşünüyoruz. Hatta benim şu an kafamı en çok kurcalayan, bir an önce iyileşmek istememi sağlayan da bu konu. Çünkü ona vakit ayırmıyorum, ayırsam da etkili olamıyorum çünkü onu kucağıma bile alamıyorum.

Ela, Ece'yi ilk gördüğünden beri Ece bir numaralı ilgi odağı oldu. E bu çok normal. 2gün boyunca anne ve baba yoktu. Üstelik hastaneye görmeye geldi ve o tek başına eve dönmek zorunda kaldı. Ama yeni bebek anne ve babası ile birlikte hastanede kaldı. Evde gözünü açar açmaz anneannesine "Hadi hastaneye gidelim" diyormuş.


Eve geldiğimiz günü çok zor geçirdi. Hep Ece'nin yanında olmaya çalıştı. "Ben de uyutucam, ben de sevicem, ben de öpücem" dedi. Ona annelik yapmaya çalıştı. Ama bir yandan da 1 yaşındayken kaçarak atladığı Ece'nin şimdi yattığı park yatağına da çıkıp "ben burda yatıcam" dedi. Ben emzirirken "ben de emicem" dedi. İzin verdim, emdi, hoşuna gitmedi ama her seferinde gelip bir kere fırt emiyor. Maksat beni denemek. her seferinde "istediğin zaman gel em" diyorum. Gece Ece ile aynı odada olmamıza bozuluyor. Sabah olur olmaz "babaaa" diye bağırarak yanımıza geliyor.

İlk günden sonra hemen farketti. İlk gün çok ağladı. Çok hırçınlık yaptı. Bizi bu durumu çok üzdü. Hele ben, zaten lohusalık hormonlarım kalkmış ona bun duygulanıyorum. Çok kötü oldum. Ama ikinci gün, Ela daha sakindi. Onu alıp biraz dışarı çıktık. "Ece de gelsin" dedi. Çok iyi niyetli ve sevgi dolu bir çocuk. Ece'ye karşı düşmanca davrandığını hiç görmedim. Sürekli gelip bebek diyip onu öpmek istiyor. Ama çok küçük ona yanlışlıkla zarar verecek diye korktuğum için suçluluk duyuyorum. Aslında istiyorum ki gönlünce sevsin. Ona yardımcı olmak için elimden geleni yapıyorum. Bu pozitif tavrını kaybetsin istemiyorum.

Ama elimde değil. Hep düşünüyorum, ona göre annesi yeni bebeği emziriyor ama onu kucağına almıyor (alamıyor). 2 yaşında bir çocuğa ne kadar anlatabilirim ki ameliyat yüzünden yapadığımı. Onun 12 kg olduğunu, bebeğin 3.5 kg. İşte bunun için istiyordum normal doğum yapmayı. Olmadı şimdi bir an önce daha iyi olup onunla eskisi gibi vakit geçirmek ve bu zamanları telafi etmek istiyorum. Neyse ki babası çok çok yardımcı. Onunla çok ilgili. Ama ben kızımı gerçekten özlüyorum. Biliyorum ki bu zamanlar geçicek. Ve ikisi biraz büyüdüklerinde ve birer arkadaş olduklarında çok iyi birşey yapmış olduğumuzu anlayacaklar ama şu anları geçirmek Ela kadar benim için de zor. Üstüne bir de lohusa hormonları. Ama geçicek. Hepimiz 4 kişilik bir aile olmaya alışacağız. Ela'nın bu ondan beklediğimden daha olgun davranışları kendimi nedense daha kötü hissetmeme sebep olsa da, kızımla gurur duyuyorum.

Yine de çok güzel bir bebeğin daha gelmesi. Herşeyi ne kadar bilerek yapıyorum anlatamam. Bu konuda daha sonra yazarım ama 2. çocuk çok kolaymış. Zor olan 2 çocuk.

19 Eylül 2010 Pazar

ECE Bebek

Ece'nin doğumu aşamalarından birkaç fotoğraf. Üstteki fotoğraf doğuma giderken bir yandan suyum geliyor, bir yandan da çok erken gitmemek için oyalanıyoruz. ODTÜ'de çekildi. Sabah 6.00 civarı
Henüz hastane odasında gezerken saat 8.30.

Doğum ekibim. Sancılar için nst'ye bağlıyım.. Saat 19.00


Ece' nin ilk anı. 20.45

Anneyle buluşma.

Ece Bebek aramızda

17 Eylül 2010 Cuma

Hoşgeldin ECE Bebek--- 2. Kez Anne Oldum

Saat 17.00 civarı kasılmaların arası düzenli gibi olunca epidural takıldı. Sonra yeterince düzene girip hızlanmadığı için hafif doz suni sancı verildi. 8'e kadar epiduralle sancıları karşıladık. Saat 20.00'deki muayenede açılma ilerlemediği için ve sezeryan sonrası suni sancı da artırılamadığı için artık sezeryan kararı alındı. Ben de doktor da denmek için elimizden geleni yaptık. (Bu kısmı eklediğimi sanıyordum. Eklememişim, burayı hastane odasında yazıyordum.) Denediğimize karar verdikten sonra birden sancılarım sıklaştı ve bir şans daha vermeye karar verdik. Yaklaşık yarım saat içinde sancılarım iyice sıklaşarak 9 cm'e ulaştım. Ve beni ameliyathaneye aldılar. Hiç olmayacakmış gibi oluyordu. Ikın dendiğinde hiçbirşeye yaramadığını düşünüyordum. Sonunda doktor geliyor dedi inanamadım ama son bir ıkınmayla Ece kucağımızdaydı. İnanamadım. Bu sefer yaptığıma inanamadım. Sonuçta Ece Bebek 16.09.10 tarihinde saat 20.45'de dünyamıza merhaba dedi. Kendisi 3.470 gr ve 47 cm, pembe beyaz bir bebek. Dünden beri güzelce meme emmeye de başladı. Şimdilik herşey yolunda görünüyor. Bundan sonra asıl soru Ela ile nasıl bir macera yaşayacağız. Yarın evimize gidiyoruz.

Buraya güzel mesajlar bırakan, bizi arayan, destek olan, merak eden, doğum sırasında dayanamayıp yanımıza gelen, hatta ameliyathanenin kapısında bekleyen herkese çok teşekkürler. Çok güzel arkadaşlıklar kurmuşuz. Bundan sonra da 2 çocuk deneyimlerimi paylaşacağım ama isteyen herkese tavsiye ederim. 2. kez anne olmak harika bir duygu. Anneliği daha çok hissediyor, daha çok anlıyor insan. Duyguları 2 katına çıkıyor. Aşkın daha da artıyor. Daha da çok aile oluyor insan. Eşinin de artık daha bir babA olduğunu görmek harika birşey. Daha da merkezde hissediyor insan kendini. Zorlukları olacak. Onları da paylaşacağım. Ama kenetlenip halletmeye çalışacağız. Ben daha büyük bir aile olduğumuz için çok mutluyum. Darısı isteyenlerin başına...
------------------------------
Ela'nın doğumundan Ameliyathaneden komik bir anı: (Ela doğduğunda blog tutmadığım için burayı ekledim.)
Bütün gün sancı çekip çok yorulunca sezeryana giderken çok bitkindim. Hiç halim kalmamıştı. Bir de ameliyata girerken kusunca beni ameliyatın başında biraz uyutmalarını rica ettim. Bebeğe de etkisi olmayan biraz uyuma bu. Ayılırken daha sonra kesinlikle hatırlamadığım laflar etmişim. Bebek ilk çıktığında ``her yeri tam mı`` diye sormuşum. Asıl daha komiği bir süre sonra başımda duran anestezi doktoru bayana kafamı kaldırıp
''hayatım sen de artık bebekle çıkabilirsin yukarı'' demişim.
Doktor ''eşin bebekle çıktı zaten Esra'cım'' demiş.
Ben yine doktora doğru bakarak ''Ayy, aynı kara kaş, aynı kara göz'' demişim.
Tek bir saniyesini bilmiyorum ama gerçekten komik. Doktor çok gülerek anlattı.

Bu sefer bebeğin fotoğraflarını ''Stüdyo Baba'' çekti. Yakında biraz paylaşırız. Herkese tekrar teşekkürler. Tekrar anne olmak harika. Hayata, yaşayacaklarınıza nasıl baktığınıza bağlı.

16 Eylül 2010 Perşembe

Son Durum

Kasılmalar düzene girdi. 4-5 dakikada bir geliyor. Bundan sonrası artık nolucak hep beraber görücez. Çok yorgun ve heyecanlıyız..

Kasılmalar

Sancılarım arttı ama bir düzene oturamadı henüz. Sular da gelmeye devam ediyor. Saat 16.00'da 12 saat bitince durum tekrar değerlendirilecek. O zamana kadar beklemedeyiz. Coca nst uzmanı oldu. Bir de masaj istiyor:) yuh yani..

tekrar yazacağım. umarım yanımda bebekle.

Su Gelir Guldur Guldur

Saat 04.11 civarinda suyumun gelmesiyle doğum sürecimiz başladı. Sancılar da ardından başladı. Şu an hastandeyiz. Ara sıra yazmaya çalışacağım. Bize şans dileyin.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Hala Hamileyim !!!

Bir süre yazı yazamayınca merak eden, arayan çok oldu. Bizi merak eden, arayan herkese çok teşekkür ederim. Gördüğüm kadarıyla herkes benden daha heyecanlı, daha merakla bekliyor. Aslında ben hiç heyecanlı değilim. Sanki hiç olmayacakmış gibi geliyor ama yüzdük yüzdük kuyruğuna da geldik çünkü son haftaya girdik artık.

Bugün kontrolümüz vardı. 39 haftayı bitirdik. Bebeğin kalp atışları gayet iyiydi, suyu da iyiydi, herşey beklememizi söylüyor. Biz de bekliyoruz. Ece 3.550 gr olmuş ben bu hafta kilo almamışım şu an itibariyle 8 kg almış bulunuyorum. Umarım böyle bitireceğim. Gelecek haftaya kadar doğum olmazsa tekrar gideceğiz, tekrar değerlendireceğiz. Benim umudum bu hafta doğum olması ama bu konuda hiç bir kontrolümüz yok ne yazık ki. Bakalım artık geri sayımdayız, Ece ne zaman gelmek istiycek.

Bana gelince artık son 1 hafta itibariyle hayatım gerçekten çok zorlaştı. Büyüyen karnım ve iyice aşağı inen bebek yüzünden her gün bir öncekinden daha uzun geçiyor. Geceleri kasıklarımda ve belimde ağrılar oluyor, kalkıp yatmak koca göbekle dönmek çok zor oluyor. Tuvaletim çok hızla geliyor ve gidene kadar mesanem acıyor. ÜStelik bunların hiçbiri 2 yaşında bir çocuğun sizin tepenize çıkmak istemesini, sizinle oynamak istemesini engellemiyor. Haklı da. Onun suçu değil ki. O yüzden bu sürecin artık daha çabuk bitmesini istiyorum. Türk Telekom şebeke kurmadığı için hala internet sıkıntım var. Bir haftadır Vodafone'un internetinte de sorun olduğu için resmen en bağlantısız zamanlarımı geçiriyorum.

Hazırlıklarımız tamam, artık bu yüzünü göstermeyen bebeğin gelmesini hep birlikte bekliyoruz.

10 Eylül 2010 Cuma

Eylül

En sevdiğim aydır Eylül. Sıcakların bitmesi, tekrar nefes alabilmek, herkesin şehre dönmesi, sosyalliğin, arkadaşlığın tekrar başlaması demektir benim için. Benim gibi sıcaktan çok nefret eden biri için sadece bu bile Eylül ayını güzel kılmaya yeter. Tekrar evde çay içebiliriz, çoraplarımızı giyip film seyredebiliriz, bir düzene oturtabiliriz hayatımızı. Bu sene Eylül ayı kızımızın inşallah sağlıkla doğacağı ay olduğu için daha bir güzel ve değerli benim için. Sabırla, her günü keyifle yaşayarak bekliyoruz kızımızı. Şu an balkonda keyifle çayımı içerken, hafif üşüyüp üstüme birşeyler almak, Ela'nın ve babasının aşağıda parkda karıştırdığı haltları bir yandan izlemek, bebekle ilgili son hazırlıkları düşünmek, gazetemi okumak o kadar keyifli ve hayatın küçük detaylarından zevk almayı hatırlatıyor ki, son günlerde aldığımız kötü haberleri de katarsak içine hayatın ne kadar o andan ibaret olduğunu birkez daha anlıyor insan. Geçmiş gerçekten bitmiş oluyor, gelecek ise bir soru işareti yani tüm gerçek o anda bitiyor. O anı yaşarken o andan keyif aldın mı gerisini takmayacaksın.

Her Eylül ayında, Ağustos ayında bozulan keyfim yerine gelir. Bu sene daha da hayatın değerini anlamış, daha da keyifliyim. Bu sene yapmak istediğim çok şey var. 2. bebekle tamamlanan ailemizle ilgili çok umutlarım var. Yaklaşan doğumla ilgili süreç de çok heyecanlandırıyor beni. Merak ediyorum ve sabırsızlanıyorum. Bugün çok keyifli bir moddayım, öyle işte.

--------------------------------------

Bir ekolüm var benim. Aşağı resimdeki kadının hayattaki çizgisini çok takdir ediyorum. Yüzündeki şefkate sahte diyebilirmisiniz. BM iyi niyet elçisi olarak kendi isteğiyle Pakistan'a gitmiş, kokuşmuş dünyanın ilgisini ordaki drama çekmeye çalışıyor. Bilmemkaçbin metrekarelik Hollywood evindeki kocaman pufidik yastığında rahat uyuyamıyor ve yardıma ihtiyacı olan yerlere gidiyor. Bununla da kalmıyor, Kamboçya'dan, Afrika'dan çocuklar evlat ediniyor. 3 çocuğun hayatını inanılmaz imkanlarla değiştiriyor. Beğenen var, beğenmeyen var ama bence onun imkanlarına sahip insanların yapması gereken şeyleri yapıyor bu kadın. Onunla aynı imkanlara sahip olsaydım aynen onun yaptıklarını yapardım, içimden geçen her türlü şeyi o gidip yapıyor bense oturduğum yerden sadece izleyebiliyorum. Ben de evi çocukla doldurur onların hayatlarına geri dönülmez fırsatlar yaratmaya çalışırdım. Afrika'ya, savaş olan ülkelere gidip özellikle çocukların elinden tutardım. Bir de bunun yanında filmlerde aksiyon oyuncusu olurdum:) Umarım bu tip insanlar çoğalır.

Doğum yaklaşıyor ya yükselen progesteron ile son günlerde saçmalıyorsam kusuruma da bakmayın. Herkese iyi bayramlar.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ela'nın Bilinci

2 yaşındaki bir çocuğun herşeyi fazlasıyla anladığına artık emin oldum. Kardeş sürecinin ne kadar farkında olduğunu bilemediğim kızımın dün akşamki konuşmamızdan sonra yine düşündüğümden çok fazla şeyi idrak ettiğini anlamış oldum. Şaşırdım, gurur duydum ama biraz da ürktüm.. Siz siz olun küçümsemeyin.

Dün gecenin bir saatinde Ela uyandı ve uyumakta zorluk çekti. Birkaç gündür bir sıkıntısı var ve sanırım yaklaşan doğumla birlikte evde yaşanan değişiklikler (taşınma, bezi bırakma, annenin karnının büyümesi ve bebek lafları, yardımcının bizimle yaşamaya başlaması, evde bebek için hazırlıklar yapılması) kafasını iyice karıştırdı sanırım. Keşke ona daha fazla yardımcı olabilsem, minicik kafasıyla çok işlerle uğraşıyor..

Bir süre uyuyamamaktan sonra;
Ela: Babam gelsin beni kucağına alsın.
Ben: Baban uyuyor tatlım. Gel sarılıp uyuyalım.
Ela: Hayır, Senin karnın büyük beni kucağına alamıyorsun.
Ben: Çok yakında küçülecek tatlım, O zaman seni kucağıma alacağım.
Ela: Ne zaman?
Ben: Bebek gelince tatlım.
Ela: Bebek ne zaman gelicek?
Ben: Çok yakında istediğinde bana tık tık yapıcak. Biz de doktora gidicez. Doktor abla bebeğe hoşgeldin yapıcak.
Ela: Senin karnın küçülünce ben de meme emebilicem değil mi? (Ben, dumur)
Ben: Evet tatlım, istersen emebilirsin..
Ela: Yaşasın gelsin o zaman. Bana masal anlat.
Ben: Ne masalı istiyorsun canım?
Ela: Kağdeş masalı anlat.
Ben, Caillou'nun annesinin karnında bir bebek olan ve annesine bebek gelince neler yapabiliceğini sorduğu bir masal uydurdum. Ela, ben de okula gidicem dedi. Ece gidemiycek ama dimi dedi. Ben, evet tatlım dedim..
Ben: Sen de kardeşine bakmama yardım edicekmisin canım?
Ela: Evet, altına kaka yapıcak biz de temizliycez dimi ?
Ben: Evet, canım..

Hatırladıklarım bunlar ama Ela bence şu anki durumu beklediğimden iyi karşılıyor. Umarım bu iyi niyet durumları bebek geldikten sonra da devam eder. Ara sıra bebeğin eşyalarını karıştırıp arıza çıkarıyor ama bunlar çok normal. Yalnız emzirme sürecimizin nasıl olacağını merak etmiyor değilim. Ela hanım anlaşılan meme olayını unutmuş değil, ve tekrar istemek için bebeğin doğumunu bekliyor. Bakalım neler yaşıyacağız. Meraklıyım, ürküyorum ve biraz da Ela için üzülüyorum. Ama Caillou'nun annesinin dün akşam Caillou'ya verdiği cevaplar (Caillou'cum senin için kardeş gelicek, o biraz büyüyünce artık hep evde oynayabileceğin kardeşin olucak süper değil mi) umarım işe yarar. Bu masalla anlatma taktiği bezi bırakmakda çok işimize yaramıştı.

Dün akşam babasıyla olan bir diyalog
Baba: Bayramda sana araba kullandırcam ama şimdi düzgün otur olur mu?
Ela: Bayram nerde?
Baba: Yarın değil öbür gün bayram olucak.
Ela: Neğde olcak?

Daha önceki diyaloglardan ---

BANKAYA GİTTİK...
bankada numara almak icin numeratöre yaklaştık. Ne zaman yaptıysa yaklaştı o numeratöre bir el attı..
Kapak ters döndü. Yandaki kadın korkudan "ayy" diye bir çığlık attı.
Ela, gayet sakin : Ben de paya çekicem.

Ela: Anne nereye gitti? (Sokakta arabadan indim)
Anneanne: Mama almaya gitti.
Ela: Ama buğda mama yokki. Maykette var.

Ben: Ya galiba kafam kaşınıyor. Kirlendim.
Ela: O zaman yıkann..

2 yaşındaki kızımla son iki diyalogumuz:

Bir akşam yatmadan önce ona hangi kitabı okumamı istediğini seçiyordu. Yerde arkasında oturmuş sabırla onu bekliyordum.

Bana döndü, baktı, baktı ve sonunda, "Acele etmemi söyle" dedi.

Çok mutlu olarak, "Acele et, Ela" dedim.

"Bi daa söyle," diye buyurdu.

"Acele et"

Çok rahatsız olmuş bi sesle, "Ediyorum yaa!" dedi..
(Dumur)
* * *

Birgün eve gelip kızımı arabadan indirmeye çalışırken, "Ayakabıım, Ayakkabıım" diye bağırmaya başladı.

"Tamam, pardon hadi giy bakalım ayakkabını" dedim.

Sıcakta ve güneşin altında hiçbirşey söylemeden durdum, ayakkabısını kendisi giymek için ısrar ettiği için işkence verici kadar uzun onun ayakkabılarını giyme için uğraşmasını bekledim. Dışarı hiç de benlik olmayan bir şekilde zen-anne vari birşekilde baktım çünkü ben daha çok "hadi hadi çabuk" şekilde sabırsız bir anneyim. Sanırım daha sabırlı ve sakin bir insana dönüşüyorum zaman geçtikçe.

Hala eğilip ayakkabısıyla uğraşırken "Bana acele et, de Anne." diyordu.

"Acele Et, Ela"

"Tekrar söyle."

"Acele Et, Ela"

"Tekrar söyle."

Bunu 10 kere yaptık sonra bana "Neden acele et diyip duruyosun anne?" dedi. (dumur)

"Sen bana söylememi söyledin ya" dedim.

"Ama neden acele et diyip duruyorsun?" dedi. (aman allahım)

Bu şekilde 2-3 round geçirdik sonunda ben 1) çocukları kesinlikle anlamadığıma ve 2) sakin olduğumda kızımın arıza yapacağı bir insanım.

--------------------------------
Ben: Kızım ver açayım onu. (bir paket)
Ela: Olmas, sen açamazsın, senin göbeğin büyük.

7 Eylül 2010 Salı

Son Kullanma Tarihime 2 hafta - 38 Hafta

İki gebeliğim arasındaki benzerlik ve farklar

1. Ela'da 22 kg aldım, bebek 4 kg doğdu. - Ece'de 7.5 kg aldım, bebek yine 4 kg'a yakın olacak sanırım.
2. Ela'da ilk haftalarda çok nadir bulantım olurdu. - Ece'de ilk 12 hafta yoğun bulantım oldu.
3. Ela'da çok tedirgindim. Daha önceki iki kimyasal gebelik yüzünden ters birşey olacağından çok korkuyordum. - Ece'de çok rahattım, ağrı sızı hiç birşeyi tınmadım.
4. Ela'da şehirden bile ayrılmadım. - Ece'de sürekli gezdim, üstelik tam 4 hafta Antalya'da suların içinde geçirdim.
5. Ela'da sürekli biryerlerim ağrırdı. Kalçam, rahim, kasıklarım. - Ece'de hiç ağrım olmadı. Son 3 haftaya girdiğimde belim ağrımaya başladı.
6. Ela'da da Ece'de de duygusal patlamalar pek yaşamadım. Sinirli, çok duygusal olmadım. Sadece Ece'de insanların başına gelen kötü şeylere daha çok üzülüyorum, başkaları için ağlıyorum. Yani daha duyarlı oldum ama kesinlikle durup dururken duygusallığım olmuyor. Melek gibi hamilesin diyor cocam. Rahatlıkla çocuk istemesi normal sanırım.
7. İki gebelikte de karnım çok büyüdü. İki gebelikte de herkes bu erkek karnı dedi. Yok işte benim karnımın büyüme şekli böyle.
8. Ela'da hamileliğin her türlü semptomunu takip ettim, internetten o hafta bebek içerde ne yapıyor, ne gelişmeler gösteriyor takip ettim. - Ece'de hiçbirşeyi takip etmedim. Sadece bebeğin karnımdaki hareketlerine bakıyorum.
9. Ela'da 6. ayın bitmesi ile birlikte 5 yastıkla yükseltilmiş bir yatakta yatıyordum. Pozisyon değiştirmek için ayağa kalkıyordum. - Ece'de hala tek yastıkla dümdüz yatıyorum ve biraz zorlansam da iki hamlede pozisyon değiştiriyorum.
10. Ela'da 32. haftanın sonuna kadar masa başında çalıştım. Kalçam çok ağrıdı. Kalan 8 haftada da gezdim ve yattım. - Ece'de 37. haftaya kadar çalıştım. Ela'yı hala kucağıma alıyorum. 2 kere Antalya'ya gidip geldim. Taşınma ve yerleşme işinde çok çalıştım. Hala fiziksel olarak aktif sayılırım.
11. Ela'da 28. haftaya kadar araba kullandım. - Ece'de 37. haftaya kadar araba kullandım. Artık göbeğim direksiyona değmeye başlayıp, doktor saçmalama suyun da her an patlayabilir diyene kadar direksiyon başındaydım.
12. 9 ayı çok tedirgin geçirdim. Hareketlerimi kısıtladım. - 9 ayı çok rahat geçirdim. Denize de girdim, halay da çektim.

Evdeki bebek insanı enerjik tutuyor. Allah insana bir kuvvet veriyor. Son haftalarda yapamayacağımı düşündüğüm şeyleri hala yapıyorum. Bugün doktor kontrolüm var, bakalım önümüzdeki 2 haftada bizi neler bekliyor. Diyeceğim o ki evdeki çocukla ikinci bebeği düşünenler hamilelik kısmından korkmayın. Sonraki deneyimlerimi bebekden sonra paylaşacağım.

6 Eylül 2010 Pazartesi

Nehir gibi hızlı aktı..

Nehir'in mücadelesini hepimiz okuyorduk. Hep o savaşıyla tekrar iyileşeceğini düşünüyordum. Hergün o küçücük bedenin yaşadıklarını okuyordum. Bizler çocuklarımızın ne kadar sağlıklı, laylaylom büyüdüğünü yazarken onun annesi kısacık 3.5 senelik hayatında sürekli hastanelerde, sürekli umut bekleyen günlerini yazıyordu. Hayat ne kadar ilginç. Nehir çok mücadele etti, çok güzel mücadele etti. Okuduğumdan beri gözyaşlarıma engel olamıyorum, zaten her çocuk ölümü ve hastalığı ile bu hamileliğimde çok gözyaşı döktüm. Nehir melek oldu, orada daha rahat olduğuna eminim. Annesine, babasına, ablasına tüm sevdiklerine sabır diliyorum. İnsanın hayatta ne yaşayacağı gerçekten hiç belli olmuyor. Allah herkesin çocuğuna sağlık versin. Dualarım Nehir'le birlikte. Keşke elden birşey gelse. Kelimelerin yetmediği, konuşmanın gereksiz olduğu biryer burası.

3 Eylül 2010 Cuma

Evreka-Zırva

Merak ediyorum eğer dünya doğu-batı yönünde değil de kuzey-güney yönünde dönüyor olsaydı, yılda 6 ayı gündüz 6 ayı gece yaşar mıydık ve hergün ilkbahar, yaz, sonbahar, kış yaşar mıydık...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Gelişimi Tamamlanmış 37 Haftalık

Bugünleri yine göreceğime inanmak zordu. Artık 37 haftalık hamileyim ve son kullanma tarihim geçmek üzere. Önümüzdeki 3 belki 4 hafta içinde doğumu bekliyoruz artık. Bugün doktor kontrolümüz vardı ve artık dersimiz doğumdu. Yani umuyoruz mutlu son.

Öncelikle Ece bebek 37 haftasını doldurdu ve artık gelişimi tamamlanmış, doğmasında bir sakınca olmayan bir bebek. Kiminle evlendiğinize dikkat etmeniz lazım, kaç kilo doğmuş hemen sormanız lazım çünkü bebeklerin doğum kilolarında genetik olarak babaların doğum kiloları daha çok etkili oluyormuş. Son haftalarında atak yapıp 40. haftasında 4 kg doğan Ela hanımdan sonra tarih tekerrür ediyor ve 4.750 kg doğan babanın çocuklarından olacak olan Ece hanımın da genlerindeki "son haftalarda çok kilo al anneni zorla" emiri ortaya çıkıyor. 10 günde tam 600 gr alarak 3.360 gr'a ulaşmış. Ela'ya dışarda 10 günde 600 gr aldıramayız. E kızım annen seni normal doğumla doğurmak istiyor biraz normal kilo alsan olmaz mı. Annelerinin doğum kilosu 2.800 olduğunu düşünürsek benden gerçekten bu konuda bir şey almamışlar, babalarının yolunda gidiyorlar. Bu arada bebeğin doğum kilosunun annenin hamilelikte aldığı kilo ile hiçbir alakası olmadığının kanıtı olmuşumdur artık çünkü toplamda 7.5 kg aldım ve bebeğin kilosu 3.360. Hamilelere haykırmak istiyorum gereksiz kilo almayın diye, ben birincide aldım da ne oldu üstümde kaldı çoğu. Oysa bu bilinçde olsaydım o zaman şimdi eski zayıf günlerimde olurdum. Bu doğumdan sonra doğum kilolarımı vereceğim artık ama çok komik 1. doğumumun kilolarını vereceğim:)

Herneyse Ece bebekin gelişimi normal, suyu iyi, kalp atışları gayet düzgündü. Bende ise kasılma hiç yok:) Tabii bu hiçbirşeyin göstergesi değilmiş sadece şu an kasılma yok. Doğum planımızı da yaptık. Artık ben hazırım, hiç bir korkum yok hatta aslında heyecanlı bile değilim. Sadece merak ediyorum. Umarım kızım da bizi çok çok bekletmeden gelir.